Endonezya'nın hatırlattıkları
"Aramızda binlerce mil var" demeye devam, tek kelimeyle vurdumduymazlık. Endonezya'daki son deprem de böylesi ilgi gördü. Kimi medya gruplarında tek sütun haber bile olamadı. Demek ki tam 230 bin kişinin can verdiği deprem ve peşi sıra...
"Aramızda binlerce mil var" demeye devam, tek kelimeyle vurdumduymazlık. Endonezya'daki son deprem de böylesi ilgi gördü. Kimi medya gruplarında tek sütun haber bile olamadı. Demek ki tam 230 bin kişinin can verdiği deprem ve peşi sıra oluşan tsunamiler çabuk unutuldu.
Sıra bize gelince, durum farksız. 1999'daki Marmara depreminin kaybettiklerimizi hatırlayanımız kaldı mı? İşin siyasete uzanan ve hatta kesinlikle ekonomideki yıkıntının sonucunu hatırlatmakta yarar var. Neticede faturanın en ağırı Bülent Ecevit başkanlığındaki koalisyona kesildi. Alaşağı oldular. AK Parti dönemi böyle başladı. Ve devam etmekte.
Yağmurun hatırlattıkları
Meteoroloji mühendislerinin en popüleri Bünyamin Sürmeli'nin yakıştırmasıyla "baskın ve yerel yağmurlar" da bizi ısrarla uyarmakta. Sonuncusu dün sabah meydana gelen göçmeler ve yıkılan destek duvarlarının yarattıkları meydanda. Kendi bölgemden bir örnek vermek istiyorum. O yağmurların sonucunda bir cadde ötemizdeki anormal trafik dikkatimi çekti. Peşi sıra artan hafriyat kamyonlarındaki anormalliği fark ettim. Bunlar, temeli yeni atılmış bir inşaatı tekrar dolduruyorlardı. Sebebi ise çok basitti. Bu inşaatın üç tarafında binalar vardı. Risk büyüyerek hepsinin birden yıkılma olasılığı belirmişti.
En yenisi 50 yıllık bu yapıların birbirlerine yapışık olması, facia olasılığını artırmıştı. Zamanında müdahale ve desteklemeyle şimdilik tehlike geçiştirilmiş görünüyor.
Demek ki, bundan böyle birleşik düzene dayalı hiçbir ruhsat verilmeyecek. Temeller sağlam ve kullanılan malzeme kaliteli olacak. Yönetici kesim, artık görevini tavizsiz yerine getirmek zorunda. Olası faciaların önüne geçmenin başka çözümü yok.