İstihbaratçılık ve Türk teşkilatları
Kaşıkçı cinayeti gizem dünyasını yeniden gündeme taşıdı. 2 Ekim'den bu yana bizimkiler başta tüm dünya medyası "istihbaratçılığın merakı içinde." Aslında bu akıma "yeniden...
Kaşıkçı cinayeti gizem dünyasını yeniden gündeme taşıdı. 2 Ekim'den bu yana bizimkiler başta tüm dünya medyası "istihbaratçılığın merakı içinde." Aslında bu akıma "yeniden doğuş" demek daha doğru olur.
Meslek gereği bu konuya merakım yıllar öncesine dayanır. Bir zamanlar okuyup yararlandıklarım ise genelde hep dış kaynaklı oldu. Ya da yine dışarıyla bağlantılı ama içinde Türkiye olan olaylar bulunanlardı.
Konunun teknik ve kronolojik tarafları yalındır. Vakaları kaleme almak ayrı bir sanattır. Halkın anlayacağı dili kullananlar hep başarılı oldular.
Bizim öyküler pek çok CIA ve MI-6 yöneticisinin hikâyeleştirdikleri kadar zevk vermez. Bu yüzden, "Yıldız İstihbaratı Teşkilatı ve Teşkilât-ı Mahsusa mensuplarından günümüz MİT'inde görev almışların" anıları ilgi görmeyenler listesine tıkılıp kalmışlardır.
Adını vermek istemediğim biri, Türk İstihbarat Tarihi'ni yazdı. Önemli görevlerde bulunmasına rağmen kalemi iyi değildi. Kitap vitrine çıktığı gün elime ulaştı. Biraz bilgi sahibi olmama rağmen zorlanarak okudum. Aynı hastalık onda da vardı.
MİT'in önemli isimlerinden olmuş hatta başkanlık seviyesine yükselmiş Mehmet Eymür'ün kalemi de bir felaket. Akış olarak ötekilerden bir farkı yok. Ayrıca kendisine rakip olan kahramanlara haksızlık ettiği kesin.