"Kırılan Kalpler Sendromu" ve zeytinlikler
Bunca haber arasında biri var ki, bunu hafızama kaydettim. İskoçya'da yapılan araştırmada "Kırık Kalpler Sendromu" ortaya kondu. Hani yıllar yılı espri yaparız ya; "Kalbim kırıldı" diye, bunun gerçekliği...
Bunca haber arasında biri var ki, bunu hafızama kaydettim. İskoçya'da yapılan araştırmada "Kırık Kalpler Sendromu" ortaya kondu. Hani yıllar yılı espri yaparız ya; "Kalbim kırıldı" diye, bunun gerçekliği ispatlandı. Her kalp kırıklığında -sadece aşk değil- kalp kaslarının hasar gördüğü belirlendi. Böyle bir iş başınıza geldiğinde kalp pompalanması bozuklukları oluşuyor. Tıpkı, kalp spazmı gibi hasar alıyorsunuz. Birkaç tanesi peş peşe gelirse, yolculuk olasılığı büyüyor. Yani, ömrünüz kısalıyor. Sadece Birleşik Krallık'ta her yıl üç binin üstünde insan bu yüzden ölüyor. Damarlarda hasar yok ama kalp krizinden daha kötü konuma düşüyorsunuz. İskoçya'da bu araştırmayı yapan ekipte Japonlar da var. Onların bu hastalığa verdiği isim daha ilginç; "Kafesle ahtapot avlama". Ancak burada avlanan ahtapot değil insan.Bu girişe neden gerek duyduğumu anlatayım. Bu aralar Sanayi Bakanı'na fena taktım. Faruk Özlü, zeytinliklerle uğraşıyor. İlgili yasa maddesi oy birliğiyle komisyona geri çekildi. Ak Parti dahil, tüm siyasi oluşumlar bu konuda fikir birliğinde. Tek çatlak ses, Sayın Bakan Özlü'den çıkmakta. Yerli otodan söz ediyor, sonunda zeytinliklerle ilgili düzenlemeye bağlıyor "bir gün mutlaka çıkacak" diyor. Uzay sanayiinden bahsediyor yine lafı döndürüp dolaştırıp zeytin ağaçlarının kesimine getiriyor. Sırf Özlü yüzünden pek çok kişi "Kırık Kalpler Sendromu"ndan gidecek. En başta da ben. Unutmadan bir konuyu daha hatırlatmak istiyorum. Özlü'nün yıllar önce Erdoğan'ı nebi sınıfına dahil eden konuşmasını unutmam mümkün değil. Ardından bakanlığa getirilmesi ise, ilginç gelmişti.***Çocuklar cezalandırılıyorFetö mağdurlarından oldukça fazla mesaj alıyorum. Doğrusu, bu konuya girmekten hep kaçındım. Ancak feryatlar o kadar arttı ki, yürek dayanmıyor. Yollanan tüm e-postaları N. Öztürk'ünkine ekledim. Böylece vicdanımı rahatlatabileceğimi düşünüyorum:"Sayın Ayeri; malumunuz memlekette bir Fetö olayı var. Ancak bazı ayrıntılar gözden kaçırılıyor. Şu anda çocuklar cezalandırılıyor. Yargılamalar sürmekte ve sonunda kesin kararı verecek olan adalet. Yayınlar, beyanlar, yorumlar suç işleyenlere yönelik. Unutmayın ki suçlu denilen kişilerin her türlü okulda çocukları var. Babaları yanlış yapmış olabilir. Ama bu yavrucaklara şimdiden ebeveynlerin yükünü yıkmak insafsızlık değil mi?Gazeteler sayfa sayfa hainlerden bahsediyor. Ekranlarda devlet büyükleri yüzlerine tükürüyor. Ama arada un ufak olan bu çocuklar. Böylesi şartlarda TEOG'a LYS'ye girdiler. En küçük psikolojik destek verilmedi. Babası hainmiş, öyleyse bunları da atalım içeri. Çağdaş anlayış bu mu? Adalet bu mu? Müslümanlık bu mu? Düne kadar Fetö ile aynı yorganı paylaşanlar, cemaat sayesinde semirenler yeni köşelerinde şimdi de avcılığa soyundular. Bunları görmezden gelmeyelim. Özellikle de çocukları kaybetmeyelim."***Özhan söyleşisiNTV'nin bayram sohbetlerinin ilki Ahmet Özhan'la yapıldı. Bu ziyarete Oğuz Haksever'in gönderilmesi olumluydu. Konu TSM ve dini müzik olunca başka isim düşünülmezdi. Karagümrüklü hemşerim Ahmet Özhan'ın konuşmalarını dikkatle dinledim. Bebek Belediye Gazinosu günlerinden zamanımıza gelişini "dini yıkanış" diye nitelendirebilirim. Ayrıca tasavvuf alanında epey mesafe aldı....CEVAP: İki okurum, zehirlenmelerin gerçekleştiği tugayda komutanın benim yazdıklarım yüzünden görevden alındığını iddia ediyorlar. Katılmıyorum. Sadece askeri birliklerdeki sorumluluklardan söz etmiştim. Bir birlikte peş peşe dört zehirlenme vakası meydana gelmişse, komutanı görevde kalamaz. Albay Şefik Güvenç'in görev değişikliğinde geç bile kalındığı inancındayım....CHP'nin adalet yürüyüşüne destek büyük. Bana yazanlar bu görüşte. Gelen mesajlar arasında polisin tarafsız tutumuna destek verenlerin sayısı da hayli fazla. Okurlarımdan Coşkun Telciler'in yolladığı dikkatimi çekti. İlk defa Beşiktaş dışında bir konuda e-posta gönderdi....Türkiye Jokey Kulübü'nün ilanları yağmur gibi yağdı. Ancak hangi yandaşlara dağıtıldığı ortada. 200 bin kişinin TJK'dan geçindiği doğru. Amma 3 milyon kişinin battığı da bir gerçek!