Medyanın futbol savaşları
Tercüman'ın zirve yılları. Bir ara Cumhuriyet'le kapışıldı. Nazlı Ilıcak'la merhum Uğur Mumcu arasındaki göndermeler tüm Türkiye'nin gündemindeydi. Uzun süren bu kapışmanın bir de kamuya...
Tercüman'ın zirve yılları. Bir ara Cumhuriyet'le kapışıldı. Nazlı Ilıcak'la merhum Uğur Mumcu arasındaki göndermeler tüm Türkiye'nin gündemindeydi. Uzun süren bu kapışmanın bir de kamuya yansımayan tarafı var. Örneğin, Adana'da güç durumda kalan Cumhuriyet'i basarak yardım eli uzatan Kemal Ilıcak'tır. Anlayacağınız dönemin iki zıt kutbu çaktırmadan birbirlerine yardım elini uzatıyorlardı. Bu ortamda "Medya Futbol Turnuvası" düzenlendi. Tesadüfe bakın ilk maç Tercüman-Cumhuriyet arasında. Salı toplantılarından birinde patron Ilıcak bana dönüp "Burhan yenilirseniz tüm takımı kovarım. Hem de yedekleriyle beraber" dedi. Hemen karşı taarruza geçtim; "Peki yenersek ödülümüz ne olacak?". Yarım ağızla "prim" lafları etti. Kritik gün geldi. Şimdi otel yapılan yerdeki Şeref Stadı'na çıktık. Sağ tarafta Yüksek Denizcilik Okulu var. Buranın öğrencileri seyirci. Belki de tamamı orada. Başladılar slogan atmaya; "Faşistler". Oysa aramızda birkaç sosyal demokrat var ama ne komünist ne faşist mevcut. Adı kapalı olan aslında üstü açık tribünde Cumhuriyet'in yöneticilerini fark ettim. Tam ortalarında Müessese Müdürü Leyla Tavşanoğlu. Hanımefendiyi çok rahat oturuşuyla görmemek mümkün değil. İlk yarıyı 1-0 yenik kapattık. Neyse ki panik yoktu. Fena da oynamıyoruz. Denizcilik öğrencileri bayram ediyor. Ara sıra sataşmayı da unutmuyorlar. Tabii devrim marşlarını da ihmal etmiyorlar. İkinci yarı başlar başlamaz kulüp tarafındaki kaleye golü attık. İlan servisinden Nihat Çubuk'un müthiş vuruşu, jeneriklikti. Fazla da sevinemiyoruz. Çünkü gemi kaptanı adayları bağırtılarını artırdı. Solcu değiliz ya! Yüklendikçe yüklendik ve art arda iki gol daha atarak 3-1 kazandık.