Medyanın yanar dönerleri
Görüntülü yorumcuların yakın geçmişini deşerken bazı tespitlerde bulunuyorum. Kiminde ani dönüşüm, kimisinde ise "Bu kadar da olmaz ki" denilen kesitler yakalıyorum. Ali Bayramoğlu gibi doğru bildiklerini yazan...
Görüntülü yorumcuların yakın geçmişini deşerken bazı tespitlerde bulunuyorum. Kiminde ani dönüşüm, kimisinde ise "Bu kadar da olmaz ki" denilen kesitler yakalıyorum. Ali Bayramoğlu gibi doğru bildiklerini yazan biri Yeni Şafak'ın önüne kondu. Son günlerte Ardan Zentürk'ü göremiyoruz. Sitesinde yazılarını sürdürürken Star'daki köşesi buharlaştı. Davaya ihanet mi etti? Son dönemin ekran yıldızı İsmail Saymaz da aniden yok oldu. Oysa fırtına gibiydi. Hangi çizgide olursa olsun, eğrilerini sergilemekten başka bir şey yapmıyordu. Belli ki emir yukarıdan. Hasan Cemal ve Cengiz Çandar'ın durumuna düşürüldü sanırım.
Medya Bukelemunları ise baştacı. Hukuk Fakültesi anfilerinde "Halkın kurtuluşu namlunun ucundadır" diyen kimi öğretim üyelerinin geçirdiği evreleri hatırlıyorum. Böylesi devrimci akademisyenlerden biri daha sonra en ünlü medya grubuna dahil oldu. İnanılmaz paraya kavuştu. 'Başhukuk Müşaviri' unvanını alınca özel uçakla seyahate başladı. Ne namlu kaldı, ne halkın kurtuluşu. Şimdilerde bir bayan gazetecinin yükselişi aynen merhuma benzemekte. Son eşiyle birlikte tencere-kapak oldular. Bu hanımefendinin estetik ameliyatlarıyla birlikte beynindeki düşünme lobuna da müdahale edildiği kesin. Şimdi işleri tıkırında. Nerede yandaş gazete ve ekran varsa orada. Gelsin paralar... Bu bayan gazetecinin sitesinde yazdıklarını hatırlatmak istiyorum:
"Kürdistan yollarında, Habur'dayım... Fonda Ahmet Kaya dinliyorum" (11 Aralık 2010)
Yorumlamayı size bırakıyorum.
Değerli bir doktor
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'yı NTV'de görünce sevindim. Modern tıpla doğal beslenmeyi bu kadar güzel harmanlayan bilimadamı tanımadım. Aynı medya grubunda çalıştığımız yılları hatırladım. Spiker, "Gribe karşı alınacak tedbirler"i sordu. Kelimenin tam anlamıyla aldı cevabını. Küçükusta'nın söyledikleri karşısında kızcağız şaşırdı kaldı. Hoca'nın söyledikleri aynen şöyle:
*