Tarihin en önemli casusu
Murat Yetkin'in derlemesi ve bu konudaki ekran tartışmaları bugünkü yazıma konu değiştirtti. Son yüzyılın en önemli ajanı kabul edilen Kim Philby'den söz edeceğim.Kimdir?Philby, İkinci Dünya...
Murat Yetkin'in derlemesi ve bu konudaki ekran tartışmaları bugünkü yazıma konu değiştirtti. Son yüzyılın en önemli ajanı kabul edilen Kim Philby'den söz edeceğim.Kimdir?Philby, İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcından 1963 yılına kadar İngiliz istihbaratının en önemli bölümlerinde görev yaptı. Hatta CIA'nın kuruluşunda İngiliz uzman olarak yer aldı. Bir Sovyet casusu olduğu ancak Moskova'ya iltica ettiği zaman anlaşıldı.Philby'nin kaleme aldığı hatıralarında Türkiye'deki görev yılları epey yer tutar. Bir ara yakın arkadaşı Burgess'in Sovyetler hesabına casusluk yaptığı ortaya çıkınca Philby'den de şüphelenilmişti. Bu yüzden 1951-55 arasını kızakta geçirdi. Bu krizli dönemde Rusya'ya sığınmaya karar verdi. Yardımına eski arkadaşı Albay Marcus Lipton yetişti. İşçi Partisi milletvekili olan Lipton, Meclis'te onun için güvence verdi ve kurtardı. Hemen peşinden istihbarat servisinde birlikte çalıştığı birkaç arkadaşı daha devreye girdiler. Philby'yi Mc Carthy'ciliğin gadrine uğramış biri olarak gösterdiler. Observer gazetesini de bu kampanyada kullandılar. Böylece Kim örgütün başına döndü.Yeniden aktif hale gelen ve "karşı istihbarat"ın başına geçen Philby tekrar Sovyetler için çalışmaya koyuldu. 23 Ocak 1963 günü Lübnan'dan Rusya'ya uçana kadar melanetlerine devam etti. Hatıratında Türkiye'de geçirdiği dönemlerin en ilginç yanı bir karşı casusluğu önlemesidir. Londra'dan İstanbul'a gelip müdahale ettiği Sovyet ajanı Volkov'un Batı'ya ilticasını önleyerek kendi kafasını da kurtardı. Çevirdiği tezgahlarla hem Volkov'u hem onun gibi gizli ajan olan karısını Moskova'ya paketletti. Karı-kocadan bir daha haber alınamadı. Hatta, onları arayanlara "böyle birilerini tanımıyoruz" cevapları verildi. MI-6'daki dosyaları kapanmıştı.İlk görevKim Philby'nin, denizaşırı ilk görev yeri Türkiye'dir. Entelijans servisin İstanbul'daki istasyonuna atandı. Şehir o yıllarda Sovyetler Birliği, Balkanlar ve Orta Avrupa'nın komünist ülkelerinin aleyhine çalışan merkezi konumundaydı.Yeni yer için uzun uzadıya kurslardan geçirildi. Meslektaşları Beyoğlu'ndaki kasvetli apartmanlarda oturuyorlardı. Oysa Philby Beylerbeyi'nde muhteşem bir yalı kiraladı. Yolunuz Beylerbeyi iskelesine düşerse bu binayı hemen yanı başınızda görebilirsiniz. Kaldığı üç yıl süresince yüksek kirayı İngiltere'ye ödetmeyi başardı. Martı sesleri arasında muhteşem manzarayı seyrederek Asya ile Avrupa arasında tur atıp durdu. Sefaretteki resmi görevi Birinci Katip'likti. Kağıt üzerinde pasaport ve vize işlemlerinden sorumlu görünüyordu.MİT'le bağlantıO yıllarda MİT "Gizli Emniyet Teşkilatı Müfettişliği" adını taşıyordu. Philby, anılarında "Türkiye antikomünist olduğu için bize hep kolaylık sağlamıştır" diye söz eder. Diğer taraftan da, MİT'in üst kademesi için dalga geçen ifadeler kullanır. Tek övgüsü, Demirperde'den kaçıp gelenlerin iyi takip edildiği şeklindedir.İlticacılar arasındaki Bulgar, Yugoslav ve Romenlerin kolayca yardımcı olduklarını belirtir. Sonra "bu adamların verecekleri ifade, hep aldıkları parayla orantılı olmuştur" diye ilave eder. En ilginç yorumlarından biri Atlantik ötesi ile ilgilidir; "İstanbul'da bu konuda milyonlar döküldü. Sahte haberlerin, boş lafların fiyatının yükselmesinin en büyük sebebi Amerikalılardı".Neden yoldan çıktı?Kim Philby, "ülkesinin en önemli teşkilatını, bir yerde vatanını neden sattı" sorusuna hep cevap arandı. Buna net bir karşılık verilemedi. Kimi uzmanlara göre iki neden vardı. İçkiye ve kadınlara düşkünlüğü. Philby, resmi olarak beş evlilik yaptı. Gönül eğlendirdiklerinin sayısı yüzlerle ifade ediliyor. Dönmemek üzere gittiği Moskova'da karşılayanlar arasında olağanüstü güzel bir Rus kızının bulunduğunu hatırlatalım.Bu fıstığın, St. Petersburg'da -Leningrad- bulunan "Casuslar Okulu" mezunu olduğu kesindi. O dönemde kapısında Rus-Çekoslovak Dostluk Derneği tabelası asılı bu saray bozması yer aslında KGB denetiminde çalışıyordu. Sırrı, bir Sovyet ajanı olan Scha Demidov'un Batı'ya kaçışıyla çözüldü. Bir çek subayın oğlu olan ve birkaç lisanı ana dili gibi konuşan Demidov'u KGB ele geçirmişti. Ancak casusluk okulunda henüz bir yılını doldurmuşken Batı'yı seçmesi yanlış hesap sonucuydu.İleride yine bir Pazar günü Demidov'un anlattıklarını ve KGB'nin "Katil-Casuslar Okulu"nu da yazarım. Hatta buradaki "Dişi Kırlangıçlar" bölümünden de söz ederim....GÜNÜN SÖZÜ: Birçoğu yanlış düşünür. Bazıları hiç düşünmez. Gerisi düşünenleri kötüler. (Voltaire)