Bir süreç olarak başkanlık sistemi arayışı
7 Haziran genel seçimlerine iki haftadan az bir zaman kaldı. Yakın dönem siyasi hayatımızın dönüm noktası olarak nitelenebilecek üç seçimin sonuncusuna gidiyoruz. Bu seçimlerde yeni bir sistem arayışı...
7 Haziran genel seçimlerine iki haftadan az bir zaman kaldı. Yakın dönem siyasi hayatımızın dönüm noktası olarak nitelenebilecek üç seçimin sonuncusuna gidiyoruz. Bu seçimlerde yeni bir sistem arayışı olarak başkanlık, iktidar partisinin icraatları ve iddialı vaatler bağlamında çoklu bir gündemimiz mevcut.
Seçimlerin son iki haftasında başkanlık sistemi tartışması tek gündem maddesi değilse de seçimler sonrasında siyaseti meşgul edecek temel konu durumunda. Türkiye'nin başkanlık sistemi tartışması bugün, merhum Turgut Özal'ın önerisinden farklı bir konumda. Özal'ın şanssızlığı bu tartışmayı Anavatan Partisi'nin düşme trendinde olduğu bir cumhurbaşkanlığı döneminde yapmasıydı. Koalisyonların getireceği istikrarsızlığın yeteri kadar hissedilmediği bir atmosfer vardı.
Bu defa, Erdoğan'ın yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçilmesi ve taşıyıcı aktörlüğü üzerinden başkanlık sistemini tartışıyoruz. Bu yüzden tartışma sadece bir seçim kampanya gündemi değil; aksine 2007'de cumhurbaşkanını halkın seçmesine karar verilmesiyle başlamış ve nitekim 2014 Ağustos'unda Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle yolu yarılamış bir süreç. 2015 seçimlerinin muhtemel sonuçlarına göre farklı senaryolarla devam edeceğini öngörmeliyiz.