Dindarlar "Tek Parti dönemi endişesi" mi taşıyor?
Türkiye'de siyaseti açıklayan en "güvenlikli" kavramlaştırma sürekliliğe vurgu yapmaktır. Ne de olsa gök kubbenin altında yeni gibi görünen birçok şey "eskinin yeni halleridir." Konu tarikat ve cemaatlerin iktidarla...
Türkiye'de siyaseti açıklayan en "güvenlikli" kavramlaştırma sürekliliğe vurgu yapmaktır. Ne de olsa gök kubbenin altında yeni gibi görünen birçok şey "eskinin yeni halleridir." Konu tarikat ve cemaatlerin iktidarla ilişkisi ise bunu tarihsel bağlamda ele almak genelleme yapma imkânı tanır.
Güncel kapışmaların toz dumanına karışmadan olguları derin bir perspektifle sunmayı kolaylaştırır. Türkiye'de İslamcılığın tarihinin yazılmasına en büyük katkıyı sağlayan İsmail Kara'nın çalışmaları bu minvalde temayüz etmiştir. Son dönemde verdiği mülakatlarla AK Parti-Gülen Hareketi arasındaki mücadeleye bakışını özetleyen Kara'nın süreklilik vurgusuyla yaptığı genellemelerin tartışılması gerektiği kanaatindeyim. Zira dini grupların Cumhuriyet döneminde devletle ilişkisi sürekliliğin yanı sıra önemli sıçramaları, farklılaşmaları içeren bir hikâyedir.
Kendini İslamcı olarak nitelemeyen bu iki aktörün yaşadığı iktidar kavgası sadece İslami hareket için değil ülkemizdeki din -devlet ilişkileri açısından da yeni bir dönemdir. Uzun dönemli bakıldığında bu kavga hem fakirleştirici hem de zenginleştirici etkiler taşımaktadır.
İslami aktörlerin kendi sınırlarını, zaaflarını ve farklılaşmalarını tanımaları açısından dönüştürücü bir tecrübe oldu. Dindarlık iddiasının neleri temsil edemediği görüldü.