Erdoğan’ın hassasiyeti
Şansölye Merkel'in Ankara ziyareti iki ülkenin karşılıklı pozisyonlarını netleştirmekten öteye geçemedi. Daha fazlası ümit edilebilirdi ama beklenmiyordu.Türkiye'de nisandaki referandum ve Almanya'da eylüldeki...
Şansölye Merkel'in Ankara ziyareti iki ülkenin karşılıklı pozisyonlarını netleştirmekten öteye geçemedi. Daha fazlası ümit edilebilirdi ama beklenmiyordu.
Türkiye'de nisandaki referandum ve Almanya'da eylüldeki seçimler sebebiyle...
Görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, "PKK ve FETÖ ile mücadelede işbirliği" ihtiyacını öne çıkarırken Merkel "demokratik değerlerin ve muhalefetin" önemine dikkat çekti.
Merkel'in acil derdi geri kabul anlaşmasının iptalini önlemekti. Trump döneminde Avrupa'nın gittikçe daha fazla yükünü üstlenmek zorunda kalacak olan bir siyasetçi olarak önce parlamento seçimlerini sıkıntısız geçirme telaşında.
Dünkü yazımda bahsettiğim "jeopolitik anaforun" etkileriyle uğraşmayı daha sonraya bırakmış durumda. Erdoğan ile görüşmesinin basın açıklaması kısmında Merkel'in "ifade özgürlüğü, bağımsız mahkeme ve referandumda AGİT temsilcisi" gibi vurgularda bulunması görüşmenin gergin geçtiğinin işaretiydi.
***
Ancak aradaki gerginliğin apaçık yansıması Merkel'in DEAŞ'tan bahsederken "İslamcı terör" ifadesini kullanmasına Erdoğan'ın verdiği tepkiydi. Erdoğan bu ifadenin kullanılmasının doğru olmadığını ve Müslümanları ciddi manada üzdüğünü vurguladı:
"Çünkü İslam ile terör bir araya gelemez. İslam'ın kelime anlamı barıştır.
Dolayısıyla kelime anlamı barış olan bir ifadeyi eğer biz terörle yan yana getirirsek bu, o dinin mensuplarını üzer... Ben şahsen Müslüman bir cumhurbaşkanı olarak bunu asla kabul edemem. Şu anda dünyada DEAŞ'a karşı bizim verdiğimiz mücadeleyi veren ikinci ülke yok."