Halep krizi nereye gidiyor?
Suriye iç savaşında her kısa süreli ateşkesi daha yoğun yeni bir çatışma dönemi takip ediyor. Kurban Bayramı sırasında kısmen de olsa uygulanabilen ateşkes de farklı bir sonuç vermedi. ABD'nin Esed...
Suriye iç savaşında her kısa süreli ateşkesi daha yoğun yeni bir çatışma dönemi takip ediyor. Kurban Bayramı sırasında kısmen de olsa uygulanabilen ateşkes de farklı bir sonuç vermedi. ABD'nin Esed güçlerini bombalaması ve Rus-Esed güçlerinin de BM yardım konvoyunu vurması ile ateşkes çöktü.
Şimdi ABD ve Rusya birbirini anlaşmaya uymamakla suçluyor. Bu arada da olan Halep'e oluyor. 19 Eylül'den bu yana Rusya "teröristlerle mücadele adına" şehri ağır bombardıman altından tutuyor. Hedef, vahşice bombalayarak sivillerin Halep'i terk etmesini ve böylece Esed rejiminin kontrolünü sağlamak.
48 saatlik insani yardım molaları da sivillerin şehri boşaltması için öneriliyor. Hastane ve fırınları dahi vuran Rus uçak saldırılarında yüzlerce sivil ölürken ABD'li yetkililerin insani dramdan bahsetmesi ve Rusya'yı suçlaması yüreklere şifa olmuyor.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken'in, Bloomberg'de Washington'dakilerin her sabah Suriye dramı ile ilgili endişeler taşıdığını söylemesi bir mana ifade etmiyor.
Irak işgalinin kötü sonuçları üzerinden Suriye politikalarını savunması da kimseyi ikna etmiyor. Hele hele, ABD'nin Suriye'de insani yardım konusunda en önde gelen ülke olduğunu söylemesi de başka bir trajikomik savunma. Türkiye'nin Suriyelilere yaptığı olağanüstü katkıyı hatırlamasını da beklemiyoruz elbette.
Obama'nın Suriye politikası konusunda Amerikan tarihçileri ne yazacak bilemiyorum ama Ortadoğu halklarının gözünde hüküm şimdiden net: En başından itibaren Obama Yönetimi Suriye krizini yanlış yöneterek ve Rusya'ya geniş bir alan tanıyarak bu ateş bataklığının oluşmasından birinci dereceden sorumlu.