Hırs aklın önüne geçince...
Türkiye'nin DAİŞ ve PKK'ya yönelik eşzamanlı operasyonları sayısı bine ulaşan gözaltılarla ve Kandil'in günlerdir bombalanmasıyla devam ediyor. Unutmak istediğimiz günler geri geldi sanki. Gün geçmiyor ki...
Türkiye'nin DAİŞ ve PKK'ya yönelik eşzamanlı operasyonları sayısı bine ulaşan gözaltılarla ve Kandil'in günlerdir bombalanmasıyla devam ediyor. Unutmak istediğimiz günler geri geldi sanki. Gün geçmiyor ki ajanslara PKK'nın yeni terör eylemleri düşmesin. Bombaların dumanı şehit cenazelerinde dökülen gözyaşlarına dönüşmesin.
Kimilerinin gözünde bu yeni tehlikeli süreç AK Parti'nin muhtemel erken seçimlerdeki tek başına iktidar arayışının sonucu. Müzmin muhalifler için durumu tespit etmek çok kolay: "Erdoğan'ın kirli iktidar savaşı." Temmuz ayını yaşamamış olsak ve PKK'nın ateşkese son veren eylemlerini ve silahlanma çağrılarını bilmesek, hadi neyse. PKK daha önce de saldırılarda bulunuyordu, ateşkesi bitireceğini söylüyordu. Ne oldu da Türkiye devleti geçici bir hükümet sırasında ve koalisyon arayışında iken bu kadar kapsamlı operasyonlar dizisine başladı? Cevabı basit: Çözüm süreci bitmesin diye gösterilen "müsamaha ve sabır denizi" bitti. PKK hesap hatası yaptı. Nasıl mı; anlatayım.
Otuz yılı aşkın süredir silahlı mücadele yürüten PKK zor dönemlerde ayakta kalmayı başardı. Ortadoğu'daki dengeleri gözeterek Suriye'den İran, Rusya ve Avrupalı güçlerin istihbarat örgütlerine kadar herkes ile iş tuttu. Ve sağ kaldı. 1999'da lideri Öcalan tutuklandığında bir dağılma yaşasa da toparlandı. Bölgedeki her konjonktür değişiminde kendini yeni ittifaklarla ve ideolojik dönüşümlerle tazelemeyi becerdi. Arap Baharı kışa döndüğünde ise bölgedeki kaosun kendisine açtığı fırsat alanını sonuna kadar kullanmayı tercih etti. Altın bir şans duruyordu önünde: Çözüm sürecinin (2013) sağladığı barış ortamı ile Türkiye'nin güneydoğusunda hâkimiyetini sağlayacaktı.