Peki ya Türkiye’nin geleceği nerede?
Türkiye'nin işi hiçbir zaman kolay olmadı. Ancak bugün birkaç kritik dönüşüm ve meydan okuma ile aynı anda yüzleşmek durumunda.Etrafındaki bölgenin kaosundan ve komşularının iç savaşından...
Türkiye'nin işi hiçbir zaman kolay olmadı. Ancak bugün birkaç kritik dönüşüm ve meydan okuma ile aynı anda yüzleşmek durumunda.
Etrafındaki bölgenin kaosundan ve komşularının iç savaşından kaynaklanan hayati güvenlik sorunları (Deaş ve PKK-PYD) ile meşgul olmakla kalmıyor.
ABD, AB ve Rusya gibi güçlerle ilişkilerini yeni bir düzlemde yapılandırma çabası içinde.
Bunlar yetmezmiş gibi üç yıldan beri yaşadığı siyasi türbülanstan çıkaracak bir sistem değişimi arayışında. Her tür bürokratik vesayete son verecek bir başkanlık sistemi tartışması bu sebeple gündemde.
15 Temmuz darbe girişimi hem sistem dönüşümünü hem de ilişkilerini gözden geçirmeyen Türkiye'nin istikrar bulamayacağını son bir kez daha gösterdi.
O halde çatışma içindeki bir Ortadoğu'da Türkiye'nin geleceği nerede?
Avrupa Birliği ile entegrasyonu önemseyen birisi olmama rağmen mevcut Avrupa'nın gidişatı sebebiyle AB maceramızın "bitmeyen müzakere hikâyesi" olarak kalabileceğini düşünüyorum.
Rusya ile ne kadar iyi ilişkilerimiz olsa da bizim için gelecekte anlamlı bir "Avrasya" entegrasyonu bulunmuyor. Ve kaderimizin ortaklığını her geçen gün daha yakından hissettiğimiz Ortadoğu'nun bugünündeki yakıcı gerçeklikler de ortada: mülteciler, mezhep çatışması ve her çeşidiyle terör.
Bunun anlamı Türkiye'nin etraftan gelen bütün sorunlara rağmen hem güvenliğini hem demokrasisini pekiştiren bir yol izlemek zorunda olduğu.