Reform ama nasıl?
Şurası net, Erdoğan "reform" deyince 2013 öncesine dönmeyi kastetmiyor. Denenmiş iki çözüm sürecini ima etmiyor. Ne uluslararası siyasi ve ekonomik düzen açısından o dönemin dünyasındayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çarşamba günkü Grup Toplantısı'ndaki konuşmasıyla "reform seferberliğinin" çerçevesini çizdi. Üretimi, yeni yatırımı ve istihdamı sağlayacak ekonomik açılımlar ve İnsan Hakları Eylem Planı başta olmak üzere yargıya dair düzenlemeler söz konusu. Piyasa ekonomisine ve hukuk devletine güveni güçlendirmek hedefleniyor. Erdoğan konuşmasında ayrıca "reformun ölçeği" üzerinde farklı arayışlardakilere de sınırları gösterdi. "Ekonomide, hukukta ve demokraside" reform yapma iradesi eski ve yeni muhalefet partilerinin AK Parti iktidarına yaptığı ağır eleştirilerin kabulü anlamına gelmiyor. Ya da "geleceğimizi Avrupa'da görüyoruz" ve "ABD ile stratejik ilişkileri canlandırmayı istiyoruz" açıklamaları Türkiye'nin Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve Dağlık Karabağ'daki milli çıkarlarını koruma iradesinden geri adım atmak anlamına gelmiyor. Yani, yeni bir çözüm süreci, parlamenter sisteme dönüş ya da terörle mücadelede gevşemeye sebebiyet verecek salıvermeler olmayacak. Hukuk süreçleri iyileştirilecek ve sonuçlarına katlanılacak.