Sahicilik ve muhafazakâr seçmen
23 Haziran seçim kampanyaları netleşiyor. İki ittifakın adayları da pozitif bir söyleme ağırlık veriyor. Farklı kesimleri kucaklayan bir iletişim ağını giderek artan şekilde seferber ediyor..
Sosyal medya paylaşımlarından TV programlarına ve aday polemiklerine uzanan söylem kapışması küçük mesajlar üzerinden yönetiliyor.
İnsani jestlerin ve duygusal anların sergilenmesi yarışıyor.
Böylece Binali Yıldırım da Ekrem İmamoğlu küçük hikayeler üzerinden "İstanbul'u ben yönetebilirim" algısını güçlendirmeye çalışıyor.
Algıya en çok yatırım yapan da CHP adayı İmamoğlu.
Bir türlü dönüşemeyen CHP'nin adayı olduğunu unutturmaya çalışmakla ve kendisine muhafazakar bir cila sürmekle meşgul.
Hedefi de muhafazakar seçmeni ikna etmek ya da en azından kafasını karıştırmak.
Kuşkusuz kampanyalarda algı yönetimi kritik. Hele algının sıklıkla gerçekliğe galebe ettiği günümüz dünyasında kendini anlatma çabası olmazsa olmaz bir görev.
Ancak yoğun bir bombardıman altındaki seçmenin "sahicilik" meselesini es geçtiğini de düşünmeyelim. Sahici olmayan imajların cilaları tutmuyor; eninde sonunda dökülüyor.
Bu sebeple başa baş seçimlerin belirleyici hususu adayların sahiciliği olacak.
Buna "sahicilik kapışması" diyebiliriz.