Sonbaharın siyaset gündemi

Güvenli bölge konusunda ABD ile bir uzlaşmaya varılmasıyla ikili ilişkilerdeki bir gerginlik alanının daha harareti düştü. Washington samimi ise Suriye ve Irak'ta yeni bir işbirliği hamlesinin önü açıldı....

Güvenli bölge konusunda ABD ile bir uzlaşmaya varılmasıyla ikili ilişkilerdeki bir gerginlik alanının daha harareti düştü. Washington samimi ise Suriye ve Irak'ta yeni bir işbirliği hamlesinin önü açıldı. S-400'lerin gelişine ABD'nin tepkisi de zamana yayıldığından dış politikamızda şimdilik tek gerginlik alanı olarak Doğu Akdeniz kaldı.
Bu son alan, S-400 ve Fırat'ın doğusu ile birleşmeyeceğinden yönetilebilecek bir durumda. Gerginliklerin azalması önümüzdeki aylarda dış politikanın iç siyaset üzerinde güvenlikleştirici etkisini azaltıyor. Elbette Türkiye'nin PKK ile mücadelesi hem içeride hem sınır ötesinde kararlılıkla devam edecek. Ancak Fırat'ın doğusunda YPG ile doğrudan çatışma ihtimalinin en azından ertelendiği anlaşılıyor.

***
Dış politikada gerginliğin düşmesine paralel olarak iç siyasetteki hareketliliğin hızlanacağı görülüyor. Zaten 23 Haziran seçimleri sonuçları bütün aktörleri yeni değerlendirmelere itmişti. AK Parti olağan kongresini öne çekti. Aynı anda yenilenme ve kucaklama hamlesi yürütecek. Cumhurbaşkanlığı sisteminin bir yıllık performansı gözden geçiriliyor. Başkan Erdoğan tabanı daha iyi hissetmek için Rize'den başlayarak teşekkür turuna çıkacak.
Bu arada yeni oluşumların partileşme sinyalleri de güçlenmeye başladı. Bunun AK Parti içerisinde ve çevresinde geçmiş ile yüzleşme, rekabet ve vizyon tartışmasını yoğunlaştırması bekleniyor. Erdoğan'ın ilk açıklamalarında "ümmeti bölmeyin" uyarısı ile karşıladığı yeni oluşumlara karşı nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Sonbahar ayları bu açıdan da hayli hareketli olacak.
Büyükşehirlerde iktidar konumuna gelen CHP ise siyaset üreterek gündemi belirleme iddiasında. Kılıçdaroğlu, Suriye Konferansı ile bunu dış politika ve mülteciler alanına taşıma niyetinde. CHP, muhafazakar kesimlere açılma çabasını İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir'deki "sempatik" gayretleri ile perçinleme arayışında. İmamoğlu da belediyecilikten ziyade halkla ilişkiler faaliyetleri ile oy alınabileceği anlayışı sergiliyor. Yeni oluşumların merkez sağda hedeflediği hareketlenme CHP dahil muhalefet partilerinin radarında. Ancak CHP'nin önünde ciddi iki meydan okuma var.,
***
İlki, CHP'li belediye başkanlarının akrabalarını işe almadaki hızından görüldüğü üzere yerelde iktidar olma olgusunu yönetememe riski bulunuyor. İktidarı suçladığı konuların hızla ötesine geçme eğilimi taşıyor. CHP, Kazdağı tartışması ve benzeri gündemle belediyelerinin ilk icraatlarını perdelemek istiyor. Yine de CHP belediyeciliğinin "emekçilerin işten atılması" ve "nepotizm" tartışması ile öne çıkması kötü bir başlangıç oldu.
İkinci meydan okuma, CHP-İP-HDP ittifakının özel menfaatlerini ve ideolojik görüşlerini yerel iktidarda bir arada tutabilmesi üzerine olacak. Özellikle HDP'nin ideolojik taleplerini, İP'nin büyükşehir yönetimlerinde kendini gösterme çabasını ve CHP teşkilatlarının hırslı kadrolaşma beklentilerini yönetmek hayli yıpratıcı olacak. Bütçe sorunlarını da bunlara ekleyebiliriz. Ayrıca, PKK elebaşısı Öcalan'ın son çıkışı HDP siyasetinin daha cüretkar olabileceğini düşündürüyor. Güvenli bölge konusundaki uzlaşmanın da içeride milliyetçilik ve terörle mücadele bağlamında yeni bir tartışma üretmesi beklenebilir.
Bunu da muhalefet bloğunun en kritik meydan okuması olarak görebiliriz. Her halükarda içeride bütün aktörler için risklerin ve yeni siyaset imkanlarının arttığı bir döneme giriyoruz.
Not: Kurban Bayramı'nızı tebrik eder, esenlikler dilerim.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sabah’a veda etmenin bu kadar zor olacağını biliyordum 20 Mayıs 2024 | 673 Okunma Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? 17 Mayıs 2024 | 1.414 Okunma Değişim ama nasıl? 14 Mayıs 2024 | 569 Okunma Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? 11 Mayıs 2024 | 123 Okunma CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? 10 Mayıs 2024 | 303 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar