Fikir özgürlüğünü aklımız almıyor
Fikir özgürlüğü kavramı insanlar bir arada yaşamaya ve örgütlenmeye başladığı binlerce yıl öncesinden beri en önemli kavramlardan biri. Binlerce yıl içinde yüz binlerce kişi fikir...
Fikir özgürlüğü kavramı insanlar bir arada yaşamaya ve örgütlenmeye başladığı binlerce yıl öncesinden beri en önemli kavramlardan biri. Binlerce yıl içinde yüz binlerce kişi fikir özürlüğü kavramını yerli yerine oturtmak için canlarını ortaya koyarak mücadele verdi, bu uğurda nice canlar feda oldu.
Medeni dünyada artık fikir özgürlüğü tartışması yok.
Ancak bizim gibi her alanda tam gelişmemiş ülkelerde demokrasinin en temel ilkesi olan fikir özgürlüğü bir türlü yerli yerine oturmuyor.
Demokrasi ve hukuk kavramları toplumun içine işlemeyince, biat kültürünün de etkisiyle fikir özgürlüğü hakim otoriteyi destekleme olarak algılanıyor bunun aksi ise hainlikle damgalanıyor.
Demokrasi ve hukuku “işleri geciktiren” unsur olarak gören hakim otoriteler de fikir özgürlüğüne inanmadıkları gibi kendilerinin beğenmediği her türlü fikri “baskı, zorbalık ve şiddetle” engellemeye çalışıyor.
Mantık şu; “Bize karşıysa fikir değildir, dolayısıyla özgürlüğü de söz konusu olamaz.”
Bizim gibi ülkelerde baskıcı yönetimler fikir özgürlüğü kavramını ancak ve ancak kendilerinin desteklenmesi olarak görürler. Eleştiri istemezler, karşı fikirlerin “yerli-milli” olmadığını savunarak yok edilmesi gereken görüşler olarak tanımlarlar, soru sorulmasına tahammül edemezler, denetimden ise hiç hoşlanmazlar.
En kestirme yolu seçerek hakim otoriteyi bir sopa gibi kullanıp istemedikleri her fikri şiddetle yok ederler.
Bu biat kültürüne boyun eğen, bilgisiz, eğitimsiz, kültürsüz ve en önemlisi maddi olarak yoksul ama sayısı çok fazla kesimler tarafından da hararetle desteklenir. Kendi haklılığını karşısındakinin kafasını kırarak göstereceğine inananlar, bağlı oldukları hakim otoritenin de aynı şekilde davranmasını alkışlarlar.
Şu sıralar Amerika ile bir kriz yaşıyoruz. Amerika gezisinde bir grup Erdoğan'ın kaldığı yerin önünde protesto eylemi yapmıştı. Erdoğan'ın korumaları da protestoculara tekme tokat saldırmış, çıkan olayları Amerikan polisi güçlükle bastırmıştı.
Erdoğan'ın korumaları “kahraman” olarak Türkiye'ye dönerken konu Amerika tarafında kapatılmadı. Sonunda Amerika 12 Türk koruma polisi için arama ve tutuklama kararı çıkardı.
AKP Genel Başkanı Erdoğan buna büyük tepki gösterdi. Dedi ki “Bize 30-40 metre uzakta PKK'lısı, FETÖ'cüsü aleyhimize gösteri yapıyorlardı. Olmadık hakaretler savuruyorlardı. Amerikan polisi hiçbir müdahalede bulunmadı. Korumalarım beni korumak için oradalar. Kendimizi George'un, Hans'ın korumasına bırakacak değiliz herhalde.”
Aynı konu Amerika ve tabii bütün medeni ülkeler için daha farklı. Onlar fikir özgürlüğüne çok önem veriyor. Tek koşulla; fikirler asla şiddet kullanılarak kabul ettirilmeye çalışılamaz. Bu nedenle Amerika'da Erdoğan'ı protesto eden ama el kol işaretleri ve bazı hakaret içeren sloganlar atmak dışında bir şey yapmayan insanlara tekme tokat saldırılmasını anlamıyorlar.