Gel de bu sözlere yorum yap
ANALİZErdoğan’ın her kelimesi öfkeli, birbiri ardına hakaretlerle dolu, bağıra bağıra yaptığı konuşmalara 15 yılda alıştık aslında. Türkçeyi bozarak kullandığı, tuhaf...
ANALİZ
Erdoğan’ın her kelimesi öfkeli, birbiri ardına hakaretlerle dolu, bağıra bağıra yaptığı konuşmalara 15 yılda alıştık aslında. Türkçeyi bozarak kullandığı, tuhaf vurgularla kelimeleri bozduğu ama dinleyende etki yaratan konuşmalarındaki üslup, fikir, görüş ve içerik eksikliği bir yana dün öyle şeyler söyledi ki, inanın “Bu sözlere nasıl yorum yapabilirim” diye çok düşündüm.
Erdoğan konuşmalarında herkese çatıyor, herkesle kavga ediyor, her konuyu kendi propagandasına göre eğip büküyor, ama dünkü konuşması bana göre her açıdan felaketti.
AKP Genel Başkanı dün Ankara’da 15 Temmuz etkinlikleri çerçevesinde yabancı sermayeli yatırımcılara konuştu.
Erdoğan olağanüstü halin kaldırılması konusunda şunu söyledi; “OHAL’i kaldır diyorlar. Öyle bir şey yok. Bu iş bitene kadar sürecek.”
İşin bitmesi ne zaman peki? Dinci faşist darbe kalkışmasından bu yana tam bir yıl geçti. Binlerce kişi tutuklu, on binlerce kişi sorgusuz sualsiz kapı önüne kondu. Bunca süre içinde hâlâ kaç tane “saptanamayan” darbeci var. Buna rağmen henüz tek siyasetçi ile ilgili bile bir şey yapılmadı. Darbeyi yapanların siyasi bağlantıları açığa çıkarılamadı, öyle değil de çıkarılmadı mı? “Devlet içinde hala varlar” söylemi bir gerçeği mi yansıtıyor yoksa OHAL’i uzatmak ve ülkeyi parlamentosuz, kanun hükmünde kararnamelerle dönüştürmek için mi kullanılıyor?
AKP Genel Başkanı’nın en “dehşetengiz” sözlerinden biri işçi haklarıyla ilgili. OHAL’in patronları koruduğunu söyleyen Erdoğan “Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade edip izin vermiyoruz” dedi.
İnanabiliyor musunuz, ülkeyi yöneten kişi işçinin en doğal hakkı olan grevi sırf patronları korumak için “OHAL’den yararlanarak” engellediklerini söylüyor. Erdoğan’a göre işçinin hakkını aramak için grev yapması iş dünyasını zora sokan bir eylem ve bunu önlemekle gurur duyuyor. Ne diyeyim?
Erdoğan “Türkiye, anlatıldığı gibi basın ve düşünce özgürlüğünün olmadığı bir ülke değildir. Hiçbir ülkede sınırsız özgürlük yoktur. Yargı medya için var. Bizim bakanlarımıza Batı’nın nasıl engelleme yaptığını gördük. Hamburg’da toplantı yapmak istedim. İzin vermediler. Başka kent de olur dedim, kabul etmediler. Onlar da düşünce özgürlüğü yok, bizim ülkemiz öyle değil” dedi.
Bu cümle nasıl yorumlanır ki? AKP Genel Başkanı Hamburg’da toplantı yapmak istemiş, izin vermemişler, ısrar etmiş Türkiye’nin onurunu pek düşünmeden “bari başka kentte yapalım” demiş, yine vermemişler. Demek ki Batı ülkelerinde özgürlük yok. Böyle bir mantık dünyanın her ülkesinde tebessümle karşılanır.
Erdoğan Adalet Yürüyüşü ile ilgili başından bu yana söylediklerini yine tekrarladı dün.
“İşte Ankara’dan İstanbul’a yürüdüler. Kimin güvencesinde, hükümetimizin sağladığı güvence sayesinde. Kimse bize ülkede güvenlik yok diyemez” dedi.
Bu cümlelere ne demeli. Bir kere yürüyenler “güvenlik yok” diye yürümediler ki, “adalet yok” dediler. Güvenlik ise başka bir konu ve devlet kendi organlarını yönetenler tarafından her bireyin güvenliğini sağlamak zorunda. Kimsenin güvenliği lütuf olsun diye sağlanmaz. Ama Erdoğan devlet olmanın en basit kuralını bir kenara bırakarak Ankara’dan İstanbul’a yürüyen ve İstanbul’da bir araya gelen milyonların güvenliğini sanki jest yapmış gibi sağladığını anlatıyor.
Kılıçdaroğlu’nun darbe gecesi ile ilgili ise Erdoğan yine bildik sözlerini tekrarladı, CHP liderinin havaalanından nasıl kaçtığını! ve saklandığını! anlattı, ama kendi bakanlarının o gece nerede olduklarını hâlâ söylemedi.
Bazen “Türkiye bu kadarını hak ediyor mu?” diye sormadan edemiyorum kendi kendime.
BAŞIMDAN GEÇENLER