Orduyu “imamın ordusuna” çevirmeyin
ANALİZ ORDUYU “İMAMIN ORDUSUNA” ÇEVİRMEYİN AKP ve yandaşları, elbette Fetullah Gülen cemaatinin engin desteği ile yıllarca “ordunun din düşmanı” olduğu yalanını yaydı hiç...
ANALİZ
ORDUYU “İMAMIN ORDUSUNA” ÇEVİRMEYİN
AKP ve yandaşları, elbette Fetullah Gülen cemaatinin engin desteği ile yıllarca “ordunun din düşmanı” olduğu yalanını yaydı hiç çekinmeden. Küçücük çocukların daha ortaokul yaşlarında askeri liselere girdiğini, burada sadece Atatürk'ü öğrendiklerini, dine düşman olarak yetiştiklerini, hayallerinde hep “Genelkurmay Başkanı olmak” ve ondan sonra darbe yaparak ülkenin başına geçmek olduğunu söylediler.
Milletin bir bölümü bu yalanlara inandı. Şanlı bir tarih yazmış, kahramanlıkları dünyaya parmak ısırtan Türk ordusuna düşman bir kesim yaratıldı.
Özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında AKP'lilerin ve yancıları cemaatçilerin ordu hakkında söyledikleri, gazetelerinde yazdıkları herhalde hâlâ herkesin hafızasındadır.
Bu rezil kampanyadan ister istemez ülkenin laik Atatürkçü kesimleri de etkilendi. Onlar bu saldırılar karşısında Türk ordusunun laikliğin ve Atatürkçülüğün yılmaz bekçisi olduğu yanılgısına kapıldılar.
Oysa Türk ordusu ne din düşmanıdır ne de laikliğin ve Atatürkçülüğün kalesidir. Türk ordusu milliyetçi, laik kökenli muhafazakâr yapıdadır.
Ya da en azından biz böyle sanıyorduk.
15 Temmuz'a gelindiğinde ortaya çıktı ki, laik Atatürkçü sanılan ordunun yarıya yakını meğer bir cemaatin esiri haline gelmiş. Harp okullarında yüksek eğitimler almış, Akademilerin çetin koşullarını aşıp kurmay olmuş, birden fazla yabancı dil bilen, çağdaş dünya ülkelerini yakından tanıma fırsatı bulmuş ve orgeneralliği kadar yükselmiş olanlarının bile “Fetullah Gülen'in burnunu sildiği kağıt mendili” kutsal bir emanet gibi sakladığına hayretler içinde tanık olduk.
Asırlardır Türk Milleti'nin zaferi için her türlü fedakârlığı yaptığını düşündüğümüz ordumuz meğer Amerikan güdümlü bir dinci grubun esiri haline gelmiş.
15 Temmuz'dan sonra dinci bir cemaatin müritleri haline gelen generallerin yarısının ordudan atılması ya da tutuklanması durumun vahametini herhalde gözler önüne sermiştir.