YSK Başkanı’nı dinlerken utandım

CANIMI SIKAN ŞEYLER İnsan bir başkası için utanabilir mi? Olur bazen. O bir başkası ister kendi hatası ister başkası nedeniyle çok zora düştüğünde, işin içinden çıkmak için...

CANIMI SIKAN ŞEYLER İnsan bir başkası için utanabilir mi? Olur bazen. O bir başkası ister kendi hatası ister başkası nedeniyle çok zora düştüğünde, işin içinden çıkmak için çırpınırken battığında sizin de içiniz ister istemez ezilir. 19 Mayıs akşamı Habertürk'te Veyis Ateş'in Akıl'da Kalan programında Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven'i izlerken aynı duygular içinde kaldım. Sadi Güven YSK Başkanı olduğuna göre herhalde hukuk fakültesi mezunu olmalı. Yani okumuş yazmış, devlete uzun yıllar hizmet vermiş bir kişi olmak zorunda. Peki, böyle biri olması gereken bir kişi nasıl olur da yaptığını savunurken bu kadar kıvranır, lafı hep başka taraflara çekip kendini kurtarmaya çalışır, bunu yapamazken bir de herkesi aptal yerine koyarak akıllara hakaret eder? Doğrusu şaşırmamak elde değil. Başkan Sadi Güven uzun uzadıya referandumda “sahte oy” kullanılmadığını anlatmaya çalıştı. Sanki birileri “sahte oy kullanıldı” demiş gibi bunun olamayacağını anlattı. Ama asıl sıkıntısı “mühürsüz oylar” sorusu sorulduktan sonra ortaya çıktı. Ne örnekler verdi Sadi Güven, yok bir apartmanda seçim yapılırken oyunu mühürsüzlerle kullananlar olmuş sonra durum fark edilmiş, bu durumda o insanların hakları ellerinden mi alınacakmış da, tam akıllara ziyan açıklamalar. Meğer bütün suç sandık görevlilerindeymiş. Onlar pusulaları mühürlememişler. Peki, bunlar kaç tane? O da bilinmiyor? Bir de her sandıkta parti temsilcileri varmış. Onlar da suçluymuş. Kendi yasasındaki kuralı “Valla iktidar istedi ben de kaldırdım” demek ise her şeyin üstünde. Ya yine hiç çekinmeden, sıkılmadan verdiği örnekler? Veyis Ateş “Bundan önce böyle bir şey oldu mu?” diye soruyor, Başkan Bey “Olmaz mı” diye başlayıp taaa 1984'ten örnekler vermeye çabalıyor. Oysa verdiği örneklerin hepsi seçim olmuş bitmiş, sandık bazında yapılan itiraz sonucu alınan kararlar. Oysa bu referandumda sandık bazındaki itirazlar nedeniyle bir karar alınmadı. AKP'li bir kişinin başvurusu üzerine “genel karar” alındı. Ne mühürsüz pusula sayısı biliniyor, ne bu mühürsüz pusulaların nerede olduğu biliniyor, ne oyların sahte olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmış. Bilinen tek şey AKP'li biri başvuruyor YSK 10 dakikada “haklıdır” diye karar alıyor. Başta dedim ya, utanarak izledim. Bu kişi yaşını başını almış biri. Muhtemelen çocukları, belki torunları vardır. Anladık kendi arkadaşlarının, çevresinin önüne çıkarken yüzünün kızarmayacağını düşünüyor. Ama ileride torunları “Tek başına ülkenin kaderini değiştirdin dede, şimdi mutlu musun?” diye sorduklarında da hiç mi yüzü kızarmayacak, “ne yaptım ben” diye düşünmeyecek? Sırf bulunduğu yeri korumak ya da umarım yoktur ama birilerinin korkutmasından çekinerek bırakın hukuku akıl ve mantık dışı karar alarak bunu da akıllara ziyan biçimde savunmak kendi vicdanını hiç mi rahatsız etmeyecek?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.206 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.025 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.219 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.163 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.700 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar