Eto'o bitmiş!

70 milletten 70 bin istihbarat örgütünün cirit attığı Ortadoğu’da bir sabah uyandık ki IŞİD adlı bir cinayet şebekesi almış yürümüş. “Irak’taki silahlı gruplardan biri”  diye bildiğimiz bu insanlık düşmanı barbar çete bir anda dünyanın  her tarafından savaşçı ithal eden, son derece iyi yetişmiş militanlardan kurulu düzenli bir ordu olarak karşımıza çıktı.

Daha da enteresanı... Tüm bunlar yaşanırken Suriye’de, Irak’ta 3 kişi bir araya gelip silah talimi yapsa 1 saat içinde o 3 kişinin donunun rengine kadar haberdar olan Amerika’nın ruhu bile duymamıştı. Saddam’ın Kuveyt’te girmesine “insanlık namına” seyirci kalmayıp müdahale eden Amerika, IŞİD’in önlemez ilerleyişini, insanların kafalarını kesip bunu Holywood vari bir kurguyla internetten servis ederek bütün dünyaya korku saçışını uzaktan seyretmekle yetiniyordu.

Velhasıl, IŞİD’in böyle bir anda ortaya çıkışı, engellenemez ilerleyişi ve buna tüm dünyaya demokrasi getirmeye ant içmiş (!) Amerika’nın kayıtsız kalışı çok tuhaftı. Tuhaflık sadece bununla da sınırlı kalmıyordu... IŞİD, Musul ve Kerkük gibi son derece stratejik öneme sahip şehirlere dayandığında bile gıkını çıkartmayan Amerika aynı IŞİD Kobani’ye dayanınca bir anda dünyayı ayağa kaldırıyordu. IŞİD’i durdurmak şüphesiz insani bir görevdi...

Ama Amerika bu insani görev için neden IŞİD’in Kobani’ye dayanmasını beklemişti? Çünkü Kobani bir Kürt şehriydi.Ve Amerika bölgedeki yeni projesini Kürt kartını oynayarak hayata geçirmeye niyetliydi.

IŞİD, tıpkı HAMAS ve El Kaide örneklerinde olduğu gibi Amerika’nın Ortadoğu politikası için kullandığı bir maşaydı. Maksadına da ulaşmıştır. Amerika, “Bölgeyi IŞİD’den kurtarıyorlar” gerekçesiyle Barzani ve PYD’ye açıkça destek vererek bir yandan gerçekten bölgeyi IŞİD’den temizletirken diğer yandan da Türkiye’nin başka hiçbir şartta kabul etmeyeceği Akdeniz’e açılan bir Kürt koridoru oluşturmuştur. Birkaç yıl sonra IŞİD diye bir örgüt muhtemelen kalmayacak.

Ama bizim de yaşadığımız bu bölgede IŞİD sayesinde yaratılan yeni bir konjonktür var. Hepimize hayırlı olsun. Peki, burnumuzun dibinde Türkiye için hayati önem taşıyan bu gelişmeler yaşanırken Ankara ne yapıyor? Onu da dün öğrendik... 

Antalyaspor yöneticileri “Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun tahsis ettiği uçakla Eto’o’yu almaya gidiyoruz”diyerek kendisine teşekkür etti. Aynı zamanda Antalya milletvekili olan Bakan Bey bunu üzerine açıklama yaptı: “Uçak devletin uçağı değil, yanlış anlaşıldı. Tanıdık birkaç uçak şirketinin adını verdim, hepsi o...” Koskoca Dışişleri Bakanı’nın meşgul olduğu işe bakar mısınız? Eto’o’yu bilmem ama Hariciye sahiden bitmiş arkadaş!