Siyaseten mantıklı ama MHP misyonuna ters

MHP Lideri Bahçeli dün partisinin İstanbul’da aday göstermeyeceğini Ankara ve İzmir için ise henüz karar vermediklerini açıkladı. MHP’nin son iki yerel seçimde üç büyük şehirdeki performanslarına bakalım:

2009

İstanbul: Yüzde 5.1

Ankara: Yüzde 26.9

İzmir: Yüzde 7.2

2014

İstanbul: Yüzde 4

Ankara: Yüzde 7.8

İzmir: Yüzde 8

Bu rakamlara bakarak MHP’nin İstanbul’a bir aday göstermemesi mantıklı. Aslına bakarsanız Mansur Yavaş’ın Ankara’ya aday olduğu 2009 seçimlerini istisna kabul edersek, Ankara ve İzmir için de benzer şey söylenebilir. MHP 2009’da 10, 2014’te 8 il belediyesi kazandı. Bahçeli’nin dünkü sözlerinden sonra birkaç MHP’li kaynakla konuştum. MHP 2019 seçimleri için kazanma ihtimali yüksek 15-20 il belediyesi belirleyip bunlara yoğunlaşacakmış.

Diğerlerinde ise AK Parti adayını destekleyeceklermiş. Siyaseten mantıklı bir hamle, itiraz etmiyorum. Ancak MHP gibi köklü bir siyasi hareketin bazı illerde daha seçime girmeden mağlubiyetini duyurması bu partinin geçmişine, tarihine, misyonuna ne kadar yakışıyor onu da seçmeninin takdirine bırakıyorum.

Kazansın, kaybetsin mühim değil ama bir ülkücü için MHP’ye oy vermek bir duruş, bir tavırdır. MHP yönetimi aday göstermedikleri illerde “Bu nasıl Türkiye partisi olmaktır?” diye soran seçmene ne cevap verecek merak ediyorum.

O BİNA MI KAÇAK ALTINDAKİ DERE Mİ YANLIŞ PLANLANMIŞ BELLİ DEĞİL!

Rize’de dere yatağına dikilen 7 katlı bina için kamulaştırarak yıkım kararı alınmış. “Bina kaçak değil mi neden kamulaştırılıyor? Direkt yıkılsa ya...” diye aklınızdan geçebilir. Benim de geçti. Küçük bir araştırma yaptım. Ve ulaştığım bilgiler karşısında tüylerim diken diken oldu!

Bir kere bina kaçak değil! 2-3 katının inşaat ruhsatı var. Dahası binanın arazisi binanın sahibine ait. Yanlış okumadınız derenin ortasına dikilen binanın arazisi mal sahibine ait! Absürtlüğe bakar mısınız? Arsa tapulu olduğuna göre şu anki durum itibarıyla dere kaçak!

Güler misin ağlar mısın?

Kim bilir kaç yıl önce nasıl verilmiş o izinler, kimse bilmiyor. Davalık olsalar 10 yıla netice alınmazdı. Kim kazanırdı orası da belli değil.

Bakanlık onlarca ailenin yaşadığı o binayı yıkmanın en doğru yolunu bulmuş. Ve hayata geçirmiş. Çevre Bakanı ve ekibini kutluyorum.

OSMANGAZİ VE YSS KÖPRÜSÜ İÇİN YILLIK KUR RİSKİ YÜKLENİCİYE AİTMİŞ!

Ulaştırma Bakanlığı’nın üst düzey isimlerinden biriyle konuştum dün. Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi yap-işlet-devret modeli hayata geçirilen dev projelerle ilgili çok önemli bir bilgi verdi.

Biliyorsunuz bu projelerde taahhüt edilenden az araç geçtiğinde farkı devlet veriyor. Devlet bu farkı dolar üzerinden veriyor. Dolar kurunun başını alıp gittiği bugünlerde bu projelerin Hazine’ye yükü tartışılan bir konu oldu. Tam da bu noktada kaynağım çok önemli bir bilgi verdi.

Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim’de ödenecek taahhüt miktarı yılbaşındaki 1 Ocak 2018’deki döviz kuru üzerinden yıl sonu yani 31 Aralık 2018’de ödeniyormuş. Misal, 1 Ocak’ta dolar 3 lirayken aralık sonu diyelim ki 7 lira oldu.

Bu risk tamamen yüklenici tarafından üstleniliyormuş. Bir tek Avrasya Tüneli’nde bu hesaplama 6 ayda bir yapılıyormuş.

Buradan çıkan sonuç şu:

Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim’de kur 1 Ocak 2018’deki rakam üzerinden hesaplanacağı için Hazine en azından bu yıl kurdan kaynaklı daha büyük bir ücret ödemeyecek. Ama 2019’da şayet bir düzenleme yapılmazsa Hazine’nin yükü bir önceki yıla göre 2 katından fazlaya çıkacak.