Stratejik derinlik budur: Esad omuzlarda!
Bu fotoğraf kısa süre önce Suriye’de çekildi. Esad’ı omuzlara alanlar üç ay IŞİD tarafından esir tutulduktan sonra kurtarılan Suriyeliler... Esad diktatördür, kendi halkına zulmetmiştir, ülkesini...
Bu fotoğraf kısa süre önce Suriye’de çekildi. Esad’ı omuzlara alanlar üç ay IŞİD tarafından esir tutulduktan sonra kurtarılan Suriyeliler... Esad diktatördür, kendi halkına zulmetmiştir, ülkesini mahvetmiştir falan bunlar başka mevzu. Geldiğimiz noktada Esad Suriye’de omuzlardadır. Bir dönem Türk dış politikasını Esad’a iktidarda birkaç ay ömür biçerek yeniden “dizayn” eden, çok değerli Neo Osmanlıcı, Stratejik Derinlik sahibi Ahmet Davutoğlu’na selam olsun!
EMEK YOKSA PASTA YİYELİM Mİ?
Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli demiş ki; “Türkiye’de çok konuştuğumuz bir şey var, o da et ithalatı. Senelik 60-100 bin ton et ithalatı yapmışız bugünlere kadar. Bugünlerde çok ihtiyacımız yok gibi görünse de hayvan sayımızda bir miktar eksiğimiz var. Yoksa Türkiye’nin toplam protein üretiminde eksiği yok. Et yerine balık, tavuk, hindi, yesek bu iş çözülecek.” Peki, ekmek yoksa da pasta yiyelim mi Bakan Bey?
TERSİNE BEYİN GÖÇÜ PARAYLA OLMAZ!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla Türkiye’den giden parlak beyinlerin geri getirilmesi için harekete geçildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı nam-ı diğer “atom karınca” Mustafa Varank, tersine beyin göçü üzerine sıkı çalışıyor. Bakan dün bu konuda konuştu. Bir milyon TL’ye kadar para ve 24 bin lira maaş verilebileceğini anlattı. Varank’ın gayretine de iyi niyetine de saygı duyuyorum. Para elbette çok önemli bir faktör. Lakin sadece parayla tersine beyin göçü yaratamazsınız. Türkiye’den kaçıp giden o parlak beyinlerin geri getirilmesi için en az para kadar önemli bir şey daha var: Akademik özgürlük... İfade özgürlüğü... Siyasi ideolojilerin değil, eleştirel aklın hakim olduğu özgür bir üniversite ortamı... Kendi rektörünü bile kendi seçmesine izin verilmeyen bir üniversitede bilim üretemezsiniz.
BU OLAY TÜRKİYE'DE YAŞANSA KIYAMET KOPARDI!
Yunanistan polisi ülkelerine yasa dışı yollardan giren bir grup göçmeni yakaladıktan sonra dövüp, üzerlerindeki giysileri çıkararak Türkiye’ye gönderdi. Edirne’de köylüler, arazide çıplak halde buldukları göçmenleri kahveye götürdü kendi kıyafetlerini vererek ısınmalarını sağladı. Göçmenler köylülere Yunan polisinin demir çubukla kendilerini dövdüğünü anlattı. Aralarında Yemen, Filistin, Cezayir ve Faslıların bulunduğu 14 göçmenin çırılçıplak işkence görmüş fotoğraflarını görünce insanın içi parçalanıyor. Şimdi bu Yunanistan Batılı biz değiliz öyle mi? Şimdi medeniyetin, insan haklarının, demokrasinin beşiği bu Batı dünyası öyle mi? Eksik olsun böyle medeniyet!