Gemerek nire, Bloomington nire...
Bir televizyon programında Posoflu âşık ve halk hikâyecisi Sabit Müdâmî'yi kendi memleketinde kahvelerde nasıl konuşturup kayda aldığını anlatıyordu. Müdâmî'nin çocuklarına sordum...
Bir televizyon programında Posoflu âşık ve halk hikâyecisi Sabit Müdâmî'yi kendi memleketinde kahvelerde nasıl konuşturup kayda aldığını anlatıyordu. Müdâmî'nin çocuklarına sordum, (kızı, eşimin amcasının hanımıdır), doğruladılar, fazlasını da anlattılar.
Derken aradan yıllar geçti, Şemsi Belli Ağabeyi'nin çıkardığı Şiir Defteri Dergisi'ne "Musalla Taşında Şiir" diye bir yazı yolladım, Bayburtlu Celalî'nin ölen eşine musalla başında söylediği şiiri ve öyküsünü anlatıyordum. Şemsi Ağabeyi "Cazim, İlhan Başgöz Hoca, o Celâlî yazısını çok beğenmiş" dedi. Beğendiği belli idi, Şiir Defterinde yayımlanan bir yazısında söz etti çünkü.
Ve 1991 yılı... İstanbul Moda'da Todori'nin Bahçesi'nde bir şiir günü var, kalkıp taa Sarıkamışlardan geldim. İlhan Başgöz Hoca ise teeey Amerika'dan gelmiş. Biz şiirlerimizi okuduk, o, şiirlerle süslediği çok güzel bir konuşma yaptı. Nüktelerine güldük, bilgilerinden yararlandık. O yıl UNESCO tarafından Yunus Emre yılı ilan edilmiş, Başgöz Hoca'nın da yeni bir Yunus Emre kitabı çıkmış, ondan da aldım imzalı olarak. O kitabı gözüm gibi korurum, çünkü en doğru Yunus Emre orada.
Eveeet... Niye İlhan Başgöz'den söz ediyorum? Çünkü T.İş Bankası Yayınları arasından anıları çıktı bu değerli bilim insanının, adı: "Gemerek Nire, Bloomington Nire".