Merhabalar ve ekmek poşeti
Merhaba ok yapraklı, pütür gövdeli palmiye, İzmir sabahında çay keyfimin eşisin kordon boyunda... Merhaba garson kızcağız, mahmurluğun üstünde, yazık, yaşıtların oynaşırken denizle, gökle...
Merhaba ok yapraklı, pütür gövdeli palmiye, İzmir sabahında çay keyfimin eşisin kordon boyunda... Merhaba garson kızcağız, mahmurluğun üstünde, yazık, yaşıtların oynaşırken denizle, gökle, sevgililerle, çalışmak zor biliyorum böylesi bir işte.
Merhaba yüce Atatürk, İzmir'de bir yüceye dikmişler heykelini, elinle körfezden öteleri işaret etmektesin, nereyi işaret edersen ben ve biz oralardayız.
Nal şakırtılarını, alımını, çalımını yeniden görüp duyduğum zaman ötesinden gelmiş faytonlar. Erzurum'da bırakmıştım yıllar önce sizi, İzmir'de buldum. Merhaba günde dün sevincim merhaba.
Dün gece 28. katında gecelediğim ulu Hilton, yerdeyim ve yine karşımdasın, yeniden merhaba. Beni senin konforunla buluşturan TÜYAP'a; yılmaz, korkmaz aydınlanma savaşçısı, yayıncım İsmet Arslan'a, bu özü-sözü bir dostuma gönül dolusu merhaba.
Etem Oruç efem merhaba, aşk ve gönül adamı şair Aydın Öztürk merhaba; hünerli, erdemli, çok yönlü ve nükteli Veysel Boğatepe merhaba, Yatağanoğlu Alimcan merhaba... Tunay Bayrak... Ne hoştu seninle sohbet... Stantta başladı, uzayıp gitti kaldırımlar boyu uzayan içkili lokantalarda adam gibi içen, söyleşen, demlenen İzmirlilerin yanına doğru. Ciğer yedirdiğin o lokantada ve kordon boyu gecesinde o kafede; neler konuştuk neler; yenilendik, dertleştik, çoğaldık. Bir imam-hatipliden bunları duymak nasıl umutlandırdı beni. O gün olacak mı her imam-hatipli bunları diye? Bu dilekle, gür sesle, güvençle, inançla merhaba.
Kültür Park merhaba, Nejat Uygur merhaba, hangi vefalı muzip dikmiş heykelini buralara?