Seni seviyorum demek ve Veysel'in gözsüz aşkı...
Seni seviyorum diyeceksin. Bunu dememek seni bitirir, bunu dememek aşkına ihanet. Aşkın bir sesi varsa, budur işte, senden çıkacak.Ezberler yaptın günlerce, sözler yığdın içerine, yeni anlamlar yükledin aşkla...
Seni seviyorum diyeceksin. Bunu dememek seni bitirir, bunu dememek aşkına ihanet. Aşkın bir sesi varsa, budur işte, senden çıkacak.Ezberler yaptın günlerce, sözler yığdın içerine, yeni anlamlar yükledin aşkla içli dışlı nice söz cüğe.Ama kuşkudasın, heyecan lav püskürtmekte içerine.Seni seviyorum diyeceksin, "Ben de seni" yerine, bir muştu sunan gönül yerine, mantık ve gelecek-geçim kayalıklarına çarpıp dağılabilirsin.Kara tablo mu çiziyorum? Hayır, var bu dediklerim, bu işin içinde hep var, keşke hiç olmasaydı...Hadi pembe tablo da çizeyim sana.Ellerini tutmuşsan, vermişse, gözlerini okumuşsan içleri güldüğünde (gülüyorsa), korkma, utku kesin gibidir.Nazlanabilir mi? Evet. Oynarsın nazıyla, o da zevkli bir oyundur, oynarsın olur biter."Seni seviyorum", "Ben de seni"... 22 harf, 10 hece, 4 sözcükten ibaret 2 iletişim tümcesi... Ne ki, aşk sığabiliyor içine, insanoğlunun en kutlu, ayıpsız işi... Sahi aşk olmasa insan neyi ile övünecekti?Seni seviyorum... Bunu ilk kez demek, ne demek? Aşkın kanıtı, şanı, inanı; bunu diyen aşk ereni...Biz böyle diyoruz ama ünlü Alman şairi Goethe tam tersini, hatta tersin de tersini diyor. "Ben seni seviyorsam bundan sana ne?"Bencil bir sevgi Goethe'ninki, kibir dolu, hem sevip hem de karşısındakine meydan okuyan "Severim ama bunu sana demem, seviyorsam sevgim benimdir, seninle asla paylaşamam" diyen bir sevgi.Goethe'ye sorma imkânımız yok ama onun gibi düşünenlere şunu sorarız: "Sevdiğine açılmayacaksan, onun sevgisini de kazanmayacaksan, sevdiğine kavuşmayı murat edinmeyeceksen, niye seviyorsun o zaman?"Goethe "Sana ne?" demiş ama sevdiğini demediği, diyemediği, asla diyemeyeceği (egosu yüzünden) izlenimi uyanıyor bende. Ve en acısı da bunu kabullenmiş, ilan da etmiş, buna isyan edecek yerde.Şimdi bir "Sevdiğimi demez isem sevmek derdi boğar beni" diyen Yunus'umuza bakın, bir de bu Alman Goethe'ye.Bizim kültürümüzde sevgiyi demek esastır. Diyemesek de yazarız, sözle diyemesek de sazla deriz, ama deriz...Veysel'in gözsüz aşkı ve gözün aşkıÂşık Veysel'in onca yetkin, çarpıcı, şaşırtıcı aşk şiirini gözüyle görmeden nasıl yazabildiğini hiç düşündük mü? Ben düşündüm, yanıtladım kendimce, şiire de döktüm. İşte böyle:"Gözünüzün görmediğine âşık olabilir misiniz/Ya da göz göze gelmediğinize/Gözleriyle büyülenmediğinizeHayır diyeceğim ya/Ses geliyor aklıma, bir de VeyselSese âşık olunabiliyor göz görmese de/"Güzelliğin on para etmez/Şu bendeki aşk olmasa"/dediğinde Veysel/Bir sese mi âşık olmuştu/Yoksa dokunarak mı sevdiğineAma elle âşık olunamaz ki/İki olasılık var bence/Ya kalp gözü açıldı onunla gördü/Ya da düşünde gösterildiŞu kalp gözüne dinsel anlamlar yükleyenler var/Doğru değildir./Altıncı duyu, önsezi, uzaduyum, sezgi/Kalp gözü dediğin bunlar olmalıYani dememiz o ki, aşkın gözü kördür derler a/Aşkın gözü yok evet/Ya da olmasa da oluyor/Ama gözün aşkı var""Düşünde gösterildi" dedim ya, ona ilişkin de bir gerçeği açıklayayım, hekimlerin dediğine göre; doğuştan körler düş (rüya) göremiyorlarmış, ancak Veysel gibi bir yaştan sonra gözden olanlara özgüymüş bu durum. Ne ki, Veysel, körlüğünü bir eksiklik olarak değil, bir artı değer olarak sürer ileri:"Kör oldum Veysel oldum. Kör olmasam Sivrialan'ın çobanı olurdum."