Tarihle yüzleşemiyorlar, "nefret söylemi" diyorlar...
Yedi sekiz yıl oluyor, bir dergide uzun bir yazı yazmışım, başlığı "Kürt Ayrılıkçı ve Şovenlerinin Yüzüne Tarih Aynası Tutmak". Bir web sitesi almış bu yazının işine gelen...
Yedi sekiz yıl oluyor, bir dergide uzun bir yazı yazmışım, başlığı "Kürt Ayrılıkçı ve Şovenlerinin Yüzüne Tarih Aynası Tutmak". Bir web sitesi almış bu yazının işine gelen yerlerini, beni nefret söyleminde bulunmakla suçluyor. Okuyalım:
"Cazim Gürbüz, 'Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nda Kürtlerin ne ölçüde olduğu aşağı yukarı belli oldu ya, birileri şimdi Sarıkamış'ı ileri sürmeye başladılar' diyerek başladığı yazısında Sarıkamış Harekatı'nda askerlik yapan Şerif İlden Bey'in anılarının yer aldığı kitaptan alıntılar yapıyor. Şerif İlden Bey'in anılarından, 'Kürtler gece olunca atlarına bindikleri gibi köylerine savuşuyor, ertesi gün yem ve yemek zamanında toplanıyorlardı.', 'Kürtler, hem zeki hem cesur bir halktır. Bu doğuştan gelen zekâ ne yazık ki bilim ve eğitim cilasıyla parlatılmadığı gibi sıkıntılı dönemde hilekârlık biçiminde ortaya çıktı... Ermeni çeteleri ve Rus bataryalarıyla karşı karşıya kalan Kürt, İstanbul'a doğru alaycı bir bakış yönelterek atını geriye mahmuzladı ve yolda bizim zavallı piyadelerimizin güçsüzlerini yakalayarak ayağından yırtık çizmesini, sırtından yamalı paltosunu aşırdı, kendi köyüne doğru atını sürüp gitti. Kürt evine ganimetsiz mi gitsin?' gibi ve benzeri sözleri aktaran Gürbüz, 'O ki söz Kürtlerden açıldı' diyerek bu sefer de kardeşi Macit Gürbüz'ün 'Kürtleşen Türkler' adlı kitabından bir alıntı aktarıyor. Alıntıya göre; Yavuz Sultan Selim'in bölgeden geçen bir kafilesini soyan aşiret ağası yakalanır ve padişahın huzuruna getirilir. Yavuz Sultan Selim'in huzuruna getirilen ağa da 'Güzellerin gül yanaklısı, ben biçare avare biriyim. Beni mazur buyur, insan değilim, Kürd'üm' der. Cazim Gürbüz, Kürtlere hakaret eden, aşağılayan sözlere köşesinde yer vererek söylemin yeniden üretilmesi ve yaygınlaşmasına ortaklık ediyor. (www.nefretsoylemi.org/detay.asp?id=2217&bolum=bizden <http://www.nefretsoylemi.org/detay.asp?id=2217&bolum=bizden>)"
Köprülülü Şerif İlden, Sarıkamış Harekatı'nda yaşadıklarını yazmış, ben de oradan alıntılamışım. Yani ne yapsaydım, üstünü mü örtseydim bu ayıpların? Yüzleşecek cesaretiniz, özgüveniniz yok mu? Yavuz Sultan Selim'e o Kürt Ağa'nın dedikleri ise tarihen sabittir, meraklısı kardeşim Macit Gürbüz'ün o kitabına bakabilir, kaynağı var orada.
Nefret söylemi neresinde acaba bu yazdıklarımın? Benim, Kürdü camekânda görenlerden olmadığımı, onlarla birlikte yıllarca yaşadığımı, onları sevdiğimi, dünya kadar Kürt dostumun olduğunu yakından tanıyanlar bilirler... Yüzlerine tutulan ayna ile yüzleşmeli Türk de, Kürt de... Ne ayıbımız varsa bileceğiz, bir daha olmamasına çalışacağız, amacım budur, kimseden, hiçbir halktan nefret etmem, ettirmem de... Siz beni bırakın da, Kürtlere "Karı gibidirler" diyen, Kürt kadınlarına "mal", "kokuşmuş", "soğuk", "kaba", "ruhları donuk" diyen Abdullah Öcalan'la hesaplaşın yüreğiniz yetiyorsa, nefret suçu işleyen odur.
"Cesur Düşünce" adlı bir başka web sitesi ise o yazımının tamamını almış, işte erişim adresi: <http://cesurdusunce.blogspot.com/2014/10/cazim-gurbuz-kurt-ayrlkc-ve.html> demek onlar da cesur bulmuşlar beni. Cesaretimiz yansızlığımızdan, nesnelliğimizden gelir, desteksiz atmayız, kaynaksız yazmayız. Kimsenin siyasal ya da ideolojik tetikçisi değilizdir. Gerçekleri ortaya çıkarmaktır amacımız...