Vapur iskelesini geri alan Büyükdere halkı Mavi Vatanını bırakmayan Türk halkı
Çok sıcak ve hareketli günler yaşıyoruz. Doğu Akdeniz başta olmak üzere Mavi Vatanı ilgilendiren her alanda, her boyutta yeni gelişmelerle karşı karşıyayız. Bilgi akışı o kadar hızlı ki, her...
Çok sıcak ve hareketli günler yaşıyoruz. Doğu Akdeniz başta olmak üzere Mavi Vatanı ilgilendiren her alanda, her boyutta yeni gelişmelerle karşı karşıyayız. Bilgi akışı o kadar hızlı ki, her türlü medya mecrasından yarım saat uzaklaşsanız, döndüğünüzde yeni gelişmelerle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bilgi fırtınasının içinde bir anda kendinizi Baltık Denizi veya Güney Çin Denizi’nde; ya da Arktik Okyanusu’ndaki Yamal sondaj platformunda veya Baf batısındaki Fatih sondaj platformunda buluyorsunuz. Bazen çok yakınınızda kendi habitatınızda olup bitenler, gerçek çevrenizle olan ilişkiler, düşünce boyutunuz ve perspektifiniz genişledikçe sizden uzaklaşıyor. Bunun bir temel nedeni alışkanlık ya da kanıksama. Şimdi gelelim yakın çevremde yaşadığım olaya. Bundan tam 2 yıl önce 25 Haziran 2017 tarihinde bu köşede ‘İstanbul’da Deniz Ulaştırmasındaki Yeni Fırsatı Kaçırmayalım’ başlığı altında bir yazı yazmıştım. (https://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/cem-gurdeniz/2017-haziran/istanbul-da-deniz-ulastirmasindaki-yeni-firsati-kacirmayalim)Bu yazıda Büyükşehir Belediyesi’nin, 2 yıl önce şehir trafiğini rahatlatmak için deniz ulaşımını arttırma kararı alması sonucu çok sayıda bölgeye 30 yeni vapur hattı konulduğundan bahisle, Sarıyer’den Eminönü'ne deniz yolu ile gidip dönmenin 06.30- 18.30 arasında her 45 dakikada mümkün olduğunu belirterek halkı denizi kullanmaya davet etmiştim. Yazıyı şöyle bitirmiştim: “İstanbul Halkı Denizi Kullanmayı Öğrenmeli. Bunu başaracak olan halkın ta kendisidir. Dünyanın incisi Boğaziçi’nde her sabah iyot kokusu, olağanüstü manzara ve demli bir çayla yapılacak günlük seyahatlerin bir Japon, Amerikalı ya da Avrupalı turist için yıllarca anlatılacak bir haz olduğunu vurgulayalım. Halkımıza sesleniyorum. Yeni açılan tüm hatları kullanın. Sosyal medyayı kullanarak tüm çevrenizi yeni açılan hatlara davet edin. Talep artsın. Gemiler çoğalsın. Yolcular çoğalsın. Karanın zincirlerini kıralım.”
İSKELESİNİ GERİ ALAN BÜYÜKDERE HALKI
Geçenlerde Sarıyer’den Beşiktaş’a vapurla gittim. Sarıyer’den ayrılan vapur, normal koşullarda doğrudan Yeniköy Burnu’na rota verirken bu kez Büyükdere Vapur İskelesi’ne rota verdi. Çok güzel bir gelişme olmuştu. Yol güzergahına Büyükdere Vapur iskelesi de eklenmişti. Akşam Büyükdere’nin ünlü Piyasa Caddesi’nde eşimle yürürken bir afiş gördüm: ‘İskelemizi Geri Aldık’. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Sarıyer Kent Dayanışması isimli sivil toplum örgütü büyük bir iş başarmıştı. Yaptıkları demokratik eylemler sonucu Rumeli Kavak-Eminönü hattı vapur seferleri, 7 yıl aradan sonra 27 Mayıs 2019 tarihinden itibaren Büyükdere Vapur İskelesi’ne uğramaya başlamıştı. Kent Dayanışması, 10 bin ıslak imza toplaması bir yana, kullandığı vizyoner sloganlarla büyük takdiri hak ediyor. En çok beğendiğim sloganı yazayım: ‘Karadan değil maviden ulaşım’. Benzer bir başarının da daha önce Emirgan’ı Sevenler Derneği tarafından elde edilerek Emirgan’ın da aynı hatta uğrak iskelesi yapıldığını buradan hatırlatalım. Demek ki Türk halkının içindeki deniz ve gemi sevgisi, vahşi kapitalizmin karaya odaklı, çevre düşmanı tekerlekli ulaşım modelinin baskısını galebe çalabiliyor. Dilerim Boğaziçi’ndeki tüm vapur iskeleleri faal hale geçer. Dilerim 1950’li yılların zarif görüntülü şehir hattı vapur dizaynı esas alınarak (Örneğin Tarz-ı Nevin) inşa edilecek yeni, güzel ve asil gemiler boğazın güzelliğine güzellik katar.
MAVİ VATANA SAHİP ÇIKAN TÜRK HALKI
Büyükdere halkının iskelesine ve denizine sahip çıkması 21’inci yüzyılda Türk halkının Mavi Vatanına sahip çıkmasının bir nevi mikrokosmos’udur. Aslında Büyükdere Anadolu’dur. Mavi Vatan artık deniz yetki alanlarımızı tarif eden bir kavram olmaktan çıkmıştır. Türklerin denizcileşmesinin bir sembolüne dönüşmüştür. Anadolu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos 1922 sabahı haykırdığı “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir” direktifinin ikinci aşamasına geçmiştir. Halkımız atalarının 87 yıl önce kutsal vatanımızı işgal eden Yunan ordularını süpürerek kıyısına vardığı Akdeniz’i bu kez Mavi Vatan cephesinde sahipleniyor. Türkiye Ege’de ve Doğu Akdeniz’de kuşatılmışlığı reddediyor. Bu süreçte elinde çok değerli üç güç unsuru var. Birincisi Cumhuriyet Donanması, ikincisi denizine sahip çıkan Türk halkı ve sonuncusu KKTC’nin bağımsız varlığıdır. O nedenle her yerde haykırıyoruz: Zaman anavatan, mavi vatan ve yavru vatanın birleşme zamanıdır.
YUNANİSTAN, DENİZCİ TÜRKİYE GERÇEĞİNE ALIŞMALI