RTÜK’teki ihanet ve onuruyla istifa etmek
RTÜK’ün 21 Ekim 2015’te oybirliğiyle aldığı skandal kararın belgesini yayınlamam üzerine Ankara’da yer yerinden oynadı. RTÜK’ün AK Parti sayesinde o makamda oturan adamlarının da bu ihanet...
RTÜK’ün 21 Ekim 2015’te oybirliğiyle aldığı skandal kararın belgesini yayınlamam üzerine Ankara’da yer yerinden oynadı. RTÜK’ün AK Parti sayesinde o makamda oturan adamlarının da bu ihanet kararının altında imzası olduğu anlaşıldı. Taha Yücel’den Hamit Ersoy’a İlhan Yerlikaya’dan Nurullah Öztürk’e 4 AK Parti üyesi de Samanyolu Haber Radyo ve Dünya TV isimli Fethullahçı Terör Örgütü yayın organlarının lisansını uzatmışlar. Bu 4 üyeden bazıları daha önceki yazılarımla ilgili beni kimlere kimlere arattı. Fakat 21 Ekim 2015’teki resmi ihanet belgesini koyunca beni arayanların tümü bu sefer haklı olduğumu söylemek için telefon açtı. Kimileri açık açık özür diledi ve ihanete uğradıklarını söylediler. AK Parti’nin oraya atadığı 4 isim de hem AK Parti’ye, hem de daha önemlisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanet etmiştir. Bu rezaletten sonra yapacakları tek şey onurlarıyla istifa etmektir. 1 Kasım’dan 10 gün önce nasılsa AK Parti yine yüzde 40 civarı oy alır diye düşünüp bu rezalete imza attıkları için yapacakları tek onurlu davranış budur. Bu aymazlığa nasıl imza attıklarını da bu millete açıklamak zorundalar.
Öğrendiğime göre Muhsin Kılıç ve Hikmet İnce isimli iki FETÖ yardakçısının kendilerine oyun kurduğunu söylüyorlarmış. Zaten bu iki isim de yargılanacak. O zaman AK Parti üyeleri bunu açık açık ortak bir deklarasyonla açıklayacaklar. İşin komiği bu iki FETÖ yardakçısı isim için bile beni AK Parti’den arayanlar oldu. Sonra onlar da özür dilediler. Artık AK Parti içindeki bu ahbap çavuş ilişkileri de bitmek zorunda. AK Parti’nin, 7 Haziran’da yaşadığı olayın da temel sebebi bu ahbap çavuş ilişkileridir. AK Parti içinde artık “Tanırım iyi çocuktur” dönemi kapanmak zorunda. Bakın en güvendiğiniz isimlerin bile hakkında nasıl belgeler çıkıyor ve hepiniz gerçekleri görüyorsunuz. Kimse kimseye kefil olmamalı. Gerçekçi konuşmak gerekirse siyasetçiler, işadamları ve Ankara bürokrasisi içindeki ahbap çavuş ilişkileri gerçeği FETÖ ile mücadelenin ve ekonomik kalkınmanın da önünde engel teşkil ediyor. Hem Cumhurbaşkanımız, hem de Başbakanımız bu manzaradan haklı olarak çok rahatsız. Radikal reformlar yapılacak bu dönem. Nasıl ki medya içinde eski dönemin 7’li çete gibi ahbap çavuş ilişkileri tasfiye edildiyse, bürokrasi ve parti içinde de bu tür ilişki ağları tasfiye edilecek.
Hem RTÜK, hem de BTK lağvedilecek bu dönemde. Çünkü başka çare yok. İşte bakın BTK’nın Fethullahçı memurları daha geçen hafta Türksat’a baskın yapıyor ve uydurmadan tutanak tutuyor. Türksat, FETÖ kanallarını iptal ettiği için bu rezalet yaşanıyor. Ardından bir devlet kurumu olan Türksat’a yine bir devlet kurumu olan BTK çok ağır bir para cezası yazıyor. Hala da BTK Türksat üzerindeki baskısını sürdürüyor. Türksat’ın elinde olan ve FETÖ tarafından kullanılan transponderların satılmaması, bekletilmesi ve muhafaza edilmesi için baskı yapıyor Fethullahçı çete. Bu sayede devletin de para kazanmasını önlüyorlar. Amaçları uygun bir Fethullahçı hakim bulup, uyduruk bir karar alıp Türksat yöneticilerini korkutarak yeniden Türksat’a girmeyi sağlamak.