15 Temmuz’un ekonomi-politiği
Öncelikle 15 Temmuz tarihinin bir sürecin sonucu olduğunu yazmak istiyorum. 15 Temmuz gecesi bu sürecin zorunlu sonucu mu belki bunu tartışabiliriz; ancak, darbe girişimi gecesi, bütün darbeler gibi, iktisadi ve politik bir sürecin finali idi....
Öncelikle 15 Temmuz tarihinin bir sürecin sonucu olduğunu yazmak istiyorum. 15 Temmuz gecesi bu sürecin zorunlu sonucu mu belki bunu tartışabiliriz; ancak, darbe girişimi gecesi, bütün darbeler gibi, iktisadi ve politik bir sürecin finali idi. Tabii ki burada iktisadi derken, Türkiye ekonomisindeki bir kriz ve sıkışıklık halinden bahsetmiyorum, tam aksine, daha önceki askeri darbelerden ayrı olarak, bu alçakça darbe girişiminin iktisadi temeli “dışarıdaki” krize bağlı...
Türkiye’deki darbe girişimi sürecinin temel aktörü olan FETÖ yapılanması 12 Eylül’den beri bütün darbelerin ve darbe girişimlerinin ana “sivil” destekçisi durumundadır. FETÖ lideri Gülen’in 12 Eylül öncesi, İzmir Bornova’da camide verdiği vaazlara bakın, bu vaazlarda Gülen, yalnız darbe çağrısı yapmakla kalmıyor, askerlere katliam yapmalarını öneriyordu. 12 Eylül’de, şimdiki gibi, halk direnemedi. Bunun için bu alçağın istediği toplu katliamlar olmadı, yani darbeci askerler, savunmasız halka ateş açmadılar. Ancak bu 15 Temmuz akşamı gerçekleşti. Aksi düşünülemezdi, çünkü Türkiye artık darbenin ne olduğunu biliyordu ve askerlere karşı sivil direniş, kuşaktan kuşağa geçen kendiliğinden bir ezberdi artık.
FETÖ ve “üst akıl”
Ancak 15 Temmuz’un “üst aklı” ve bu aklın yönlendirdiği FETÖ yapılanması bunu hesap etmedi. Bu yapının körlüğü, onların aslında hangi dünyaya ait olduğunu da gösteriyor. Bu dünya, bir önceki yüzyılın temel kontrol sanayilerinin ve siyasetinin ürettiği bir dünya... Yani yetmişli yıllardan itibaren krizin içinde olan ve 2008 kriziyle tamamen çöken bir ekonomi bu...
Bu ekonominin bel kemiğini ise, militarizmi ayakta tutan, petrokimya, demir-çelik gibi geleneksel sektörler oluşturuyor. ABD militarizmini hâlâ ayakta tutan ve bütün dünyadaki iç savaşları, terörü ve terör örgütlerini destekleyen yapının temeli de budur. Kimi zaman neocon kime zaman da eski sömürgeci günlerine özenen İngiliz yayılmacılığı ağırlığıyla ortaya çıkan bu gerici yapı, özellikle ABD siyasetinde hâlâ etkin. İşte Gülen örgütü bu yapının Türkiye merkezli taşeronudur. Gülen, Soğuk Savaş döneminde bu yapının doğrudan Türkiye’deki adamı idi. Yani siz buna Gladio da diyebilirsiniz. Gülen, hiçbir zaman bir din adamı değildi, bu görüntüde olan bir ajandı.
Neoconlar...