Bu ülke sahipsiz değil!
Geçen hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti Türkiye’de resmi temaslarını tamamlayarak, geleneksel gözden geçirme (ünlü 4. madde gereği) raporunu yayımladı. IMF heyetinin temaslarını tamamlaması ile raporunu...
Geçen hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti Türkiye’de resmi temaslarını tamamlayarak, geleneksel gözden geçirme (ünlü 4. madde gereği) raporunu yayımladı. IMF heyetinin temaslarını tamamlaması ile raporunu yayımlaması çok ilginç bir tarihe de denk geldi; 2001 krizinin tam 17. yıl dönümü... Evet, tam 17 yıl geçmiş IMF’nin reçetelerinin sonucunda Türkiye’nin tarihinin en büyük krizini yaşamasının üzerinden...
Aslında 2001 krizine giden yol ve sonrasında olanlar, “Türkiye hiçbir zaman IMF politikaları yüzünden krize girmemiştir; ekonomiyi doğru dürüst yönetemediğimiz ve popülizm yaptığımız için ekonomi krize girmiş ve IMF kurtarmaya gelmiştir” tezinin iflasıdır da... Bu tezi, IMF’nin Türkiye’ye adım attığı 1947 yılından beri ne kadar Amerikancı-liberal varsa (ki bunların başını FETÖ’cü “liberaller” çekmiştir) savunmuştur. Biz ne zaman “Bakın bu IMF reçetesi krizi derinleştirecek, bunu savunmayın” dediysek aldığımız cevap şuydu; Siz IMF’ye bakmayın, ülkeyi bu hale getirenlere bakın, IMF tabii gelecek.” İşte 2001 krizi ve bu krizin mimarlarından o zaman IMF’nin 2. Başkanı olan Stanley Fischer, yalnız Türkiye için değil, benzer krizi yaşayan tüm gelişmekte olan ülkeler için önerdiği politikalarla IMF’nin gelişmekte olan ülkeler için bir kriz nedeni olduğunu ispat etmiştir.
Esasında Fischer’in o tarihlerde önerdiği, bir sömürge kurumu olan “Para Kurulu” müessesinin cahil cesaretiyle “modernleştirilmiş” haliydi.