Önlem paketi mi, kalkınma programı mı?
Dün açıklanan yeni “ekonomik teşvik paketi”, hiç şüphesiz ki, yatırımı ve üretimi önceleyen yeni bir bakış açısını taşıyor. Özellikle, teşvik sistemine sektörel yeni...
Dün açıklanan yeni “ekonomik teşvik paketi”, hiç şüphesiz ki, yatırımı ve üretimi önceleyen yeni bir bakış açısını taşıyor. Özellikle, teşvik sistemine sektörel yeni bir boyut kazandırılması ve kredi teminatlarının çeşitlendirilmesi, Kredi Garanti Fonu, Eximbank gibi kurumların kapsama alanının genişletilmesi, dış yatırımcılar için bürokrasinin azaltılması ve yeni vergi avantajlarının getirilmesi önemli.
Bütün bunlar yeni bir büyüme modeli olarak anlatılamaz ama yeni bir büyüme ve kalkınma yolunun da ilk adımları sayılabilir.
Türkiye’de hükümetlerin işbaşına geldikten hemen sonra “ekonomik paket” açıklamaları âdettendir. Ama bu paketler, yakın geçmişe değin, iktisadi piramidin altında olanlar için pek çözüm olmazdı. Çünkü açıklanan önlemlerin içinde üretici, çalışan lehine düzenlemeler olsa bile, ekonominin temel işleyiş modeli aynen korunduğu için, bu tedbirler “yukarıdan-aşağıya” gelene değin erir giderdi.
Para politikası...
Örneğin siz istediğiniz kadar ihracatçıyı, sanayiciyi destekleyen bürokratik önlemleri alın, eğer para politikanız ithalatı kolaylaştıran, ihracatı aşağıya çeken, ara sanayiyi öldüren, dolayısıyla, borca dayalı bir ekonomiyi önceleyen araçlara dayanıyorsa, o bürokratik kolaylıklar boşa gider. Mesela, finansal istikrarı sağlamak için faize abanıyorsanız ve bu yolla sıcak para girişini sağlayıp, suni değerli bir yerel para oluşturuyorsanız, önce ara malı sanayiniz, sonra da küresel rekabette kaybeden ana sanayiniz ölür.