‘Tarih ve Tekerrür’ üzerine notlar...
Şu iki ay hızlandırılmış bir tarihsel geçiş yaşayacağız. Ancak tarih tekerrür değildir. Hegel’in dediği gibi, tarihin trajedileri ikinci kez insanlığın önüne geldiğinde yeniden trajedi...
Şu iki ay hızlandırılmış bir tarihsel geçiş yaşayacağız. Ancak tarih tekerrür değildir. Hegel’in dediği gibi, tarihin trajedileri ikinci kez insanlığın önüne geldiğinde yeniden trajedi olarak tekrarlanmaz. Tarihte, kendi çıkarları için, insanlığa büyük trajediler yaşatanlar, bunu ikinci kere tekrar etmeye çalıştıklarında ortaya yeni bir trajedi çıkmaz. Ortaya çıkan o trajediyi insanlığa yeniden yaşatmak isteyenler için bir farstır. (Fars: -TDK- İlkel, sıradan ve kaba güldürme öğelerinden yararlanılarak, kimi kez de inanılırlığın sınırlarını zorlayarak oluşturulan, ciddi bir havası ve iletisi bulunmayan, yalnızca güldürme ereğini güden, incelikten yoksun güldürü...)
Ünlü Japon düşünür Kojin Karatani, “Tarih ve Tekerrür” adlı yapıtının Türkçe basımı için bir önsöz yazmıştı.
O önsözde Karatani, Japon ve Türk kalkınması ya da “modernleşmesini” karşılaştırır ve Türkiye ile Japonya’nın 19. yüzyıl sonlarında benzer bir durumda olduklarına vurgu yapar. Ancak kendisinin de vurguladığı gibi, Osmanlı İmparatorluğu’nun bu zamanlarında işbaşında olan Abdülhamit, bu tarihi geçişi ve Japonya’daki Meiji Restorasyonu sürecinin farkında olmasına rağmen, benzer süreci Osmanlı için işletemedi. O zaman sanayi devrimini yakalayan Avrupa’nın tam ortasında olan Osmanlı İmparatorluğu, Japonya kadar şanslı bir coğrafyada değildi.