Terörün beklentisi: İstikrarsızlaştırma ve parçalama
Ankara saldırısı, daha önce olanların şüphesiz ki devamı... Biz bu sayfalarda Türkiye’ye yönelik terör saldırılarının yeni bir savaş biçiminin tezahürü olduğunu ve bu savaşı...
Ankara saldırısı, daha önce olanların şüphesiz ki devamı... Biz bu sayfalarda Türkiye’ye yönelik terör saldırılarının yeni bir savaş biçiminin tezahürü olduğunu ve bu savaşı taşeron terör örgütlerinin yürüttüğünü defalarca yazdık.
Bu, açık olarak yeni bir paylaşım savaşıdır ve tabii ki kaynağı, tarihteki diğer paylaşım savaşları gibi, ekonomidir; yani bu, bir pazar ve enerji kaynaklarının paylaşımı kavgasıdır. Türkiye’ye yönelik bu terör saldırısında şüphesiz ki Güney Gaz Koridoru’nun, Musul-Kerkük petrolünün Türkiye tarafından ticarileştirilmesinin, Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının yeniden paylaşımının payı vardır. Bunun dışında Türkiye’nin Doğu Avrupa’dan başlayan ve güneye Afrika’ya, doğuya ise Ortadoğu-Kafkasya’ya uzanan yeni pazar yollarını denetleme ve bu pazarlara sermaye-emtia ihraç etmesi bu kavganın enerjiden sonra diğer önemli başlığıdır. Bu açıdan PKK denen paramiliter terör örgütü ya da DEAŞ arasında net bir fark yoktur.
Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de Kürt sorunu yoktur; Türkiye’ye yönelik bir saldırı vardır tespiti tam da bu iktisadi ve politik gerçeğin altını çizen bir formülasyondur.
Amaç kör etmek!
Terörün, hele bir süredir Ankara’da olduğu gibi, kör bir terör silsilesinin bir diğer amacı da oluşturduğu toz dumanla ülke çıkarına çalışan siyasi karar alıcılarda körlük sağlamaktır. Terör, yalnız toplumsal felç ve yılgınlık sağlamak için değildir, bununla beraber, bürokratik mekanizmada felç oluşturma işlevini de üstlenir terör. Terör, ülkenin tek gündem maddesi haline gelir; bunun dışında her şey ayrıntı ve önemsizdir. Çünkü terör insan hayatı dışındaki diğer bütün alanlardaki güvenlik politikalarını önemsizleştirir. Ülkenin genel sağlık güvenliği, enerji güvenliği, gıda ve çevre güvenliği birden önemsiz, atlansa da olur alanlar haline dönüşür.