Yeni denklemde ABD, İsrail ve Türkiye...
Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) faizleri bir türlü artıramamasını şaşkınlıkla karşılayanların şaşkınlığının arkasında ekonomi ve politika arasındaki şaşmaz...
Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) faizleri bir türlü artıramamasını şaşkınlıkla karşılayanların şaşkınlığının arkasında ekonomi ve politika arasındaki şaşmaz hassasiyetle işleyen mekanizmayı görmemek olduğunu sanıyorum. Özellikle kriz dönemlerinde ekonominin yoğunlaşmış hali olan siyaset öne çıkar ve ekonomiyi de belirler. Bu, yeni bir denge haline kadar devam eder ve tabii sonra yeniden ekonominin öncü olduğu zaman dilimine geçeriz.
ABD siyaseti, 2008 krizinin başlangıcından itibaren -Obama ile birlikte- Pasifik’i kontrol altına alarak, oyunu yeniden oluşturuyor. Bunu, Bush dönemine göre bir geri çekilme olarak anlatabiliriz; ama çok doğru olmaz. Ancak şunu söyleyebiliriz; sistemin en tepesindeki hakim güç, sistemin devamının var olan hiyerarşiyle sürdürülemeyeceğini herkesten önce gördü.
Gücün doruğundayken zayıflayacağını öngörmek hatta bunun sistemik bir sorun olacağı tespitini yapıp geri çekilmeye başlamak -belki de- ancak ABD’nin yapabileceği ayrı bir güç gösterisidir. ABD, 1995 yılında -Ters Plaza Anlaşması- Clinton ve Fed Başkanı Greenspan’ın yaptığı hatayı hem kendisi pahalı ödedi hem de sisteme pahalıya ödetti.