Bırakın Atatürk’ü ve şehitleri kullanmayı

Atatürk ve şehitlerle ilgili bir gece olur ya da o konularla ilgili yaptığın bir çalışmayla ödül alırsın anlarım.Hepi topu bir magazin ödül töreni yapılan.Atatürk’le ne ilgisi var, şehitlerle ne...

Atatürk ve şehitlerle ilgili bir gece olur ya da o konularla ilgili yaptığın bir çalışmayla ödül alırsın anlarım.
Hepi topu bir magazin ödül töreni yapılan.
Atatürk’le ne ilgisi var, şehitlerle ne ilgisi var olayın?
Neden onların üzerinden prim yapmaya çalışıyorsun?
Bu da yetmiyor, alkışlanmasını istiyor Atatürk ve şehitlerin.
O da yetmiyor ayakta alkışlanmasını istiyor...
Hangi sıfatla bunu istiyor belli değil!
O da yetmiyor Ferhat Göçer’e “Herkes ayağa kalktı, o kalkmadı” diye iftira atıyor...
Bu kadar hatayı üst üste yapmak için Yılmaz Morgül kafasına sahip olmak gerekiyor herhalde...
Görüntülerde ortaya çıkıyor ki Ferhat Göçer ayağa kalkmış.
Kalkmamış da olabilirdi. Yılmaz Morgül’ün şehitler ve Atatürk üzerinden prim yapmasını protesto edip ayağa kalkmayabilirdi pekala...
Bu şehitlere ve Atatürk’e saygısızlık değil, Yılmaz Morgül’e had bildirmek olurdu ancak.
Sonra görüntülerde Ferhat Göçer’in ayağa kalktığı ortaya çıkınca, yarım ağız özür diledi Yılmaz Morgül.
Ya o 3 saniyelik görüntü olmasaydı? Ya o sırada Ferhat’ın ayağa kalktığı an kameralar tarafından çekilmeseydi ne olacaktı?
Ferhat Göçer haksız yere linç edilecek, yok yere Atatürk sevgisini ve şehitlere saygısını anlatmaya çalışacaktı herkese.
Yılmaz Morgül çok samimi özür dilemeli, bütün sosyal medya hesaplarından yapmalı bunu, eski iletilerini silmeli.
Canlı yayınlara çıkıp açıkça söylemeli.
Belki o zaman affeder Ferhat Göçer onu.
Bu arada bütün sanatçılar da olur olmaz yerde Atatürk ve şehitlerimizin adını kullanmamayı öğrenmeli.
Mesela ben bir kahveye girip İstiklal Marşı’nı söylemeye başlasam...
Ya da bir toplantıda ayağa fırlayıp davetlileri Atatürk ve şehitler için 1 dakikalık saygı duruşuna davet etsem...
Ben mi densizlik yapmış olurum, ayağa kalkmayan mı?
Yılmaz Morgül de böyle densizlikler yapılmayacağını öğrenmiştir belki.

Oyuncu olacak gençlere Yılmaz’ın ilk tavsiyesi

Geçen gün Zubizu’nun Yılbaşı Alışveriş Şenliği için Uniq İstanbul’a gittim.
250’nin üzerinde standın kurulduğu 3 günde 15 binin üzerinde ziyaretçinin gittiği bir etkinlik oldu.
Bence önümüzdeki sene mutlaka 3 günden fazla olmalı bu organizasyon.
Oradan çıktım, yan taraftaki BKM Mutfak’ta bir şeyler yemeye geçtim.
Baktım Yılmaz Erdoğan orada, BKM Mutfak’ın en genç adaylarına sahnede oyunculuk dersi veriyordu.
Bu kadar işin gücün arasında cumartesi gününü ona ayırmış.
Biraz izledim ne yapıyorlar diye.
Bir genç oyuncu adayını sahneye çıkardı. Cılız bir sesle kendini tanıttı çocuk kendini kalabalığa...
“Bak” dedi Yılmaz; “Oyuncu adayı biri böyle konuşmaz. Şu sahneye çıktığında enerjin yüksek olmalı, kendini net şekilde ifade etmelisin. Bu tonda böyle konuşursan asla olmaz. Bu da size ilk oyunculuk dersim olsun.”
Gençler ilgiyle izliyordu Yılmaz’ı...

Kıvılcım mı haklı, Seçkin mi?

Seçkin Piriler’i daha Kaan Tangöze’yle evlenmeden tanıyordum. En son 6 ay önce olmak üzere birkaç kez de televizyon programlarıma katıldı.
Kıvılcım Ural’ı bir-iki kez gördüm sadece, düne kadar hiçbir muhabbetimiz yoktu.
Dün Kıvılcım’la 1.5 saat boyunca canlı yayın yaptık “Duymayan Kalmasın”da...
Bu sohbetten sonra “Kıvılcım mı haklı, Seçkin mi” diye bir kez daha tartıya koydum meseleyi, şu sonuca vardım...
Kıvılcım haklı çünkü:
Sevdiği bir adam var, daha Seçkin ortada yokken ilk kez birlikte olduğu adam... Anlaşıyorlar, beraber eğleniyorlar, yuvayı yıkanın kendisi olmadığını söylüyor. Sevdiği adamın çocuklarına sahip çıkmasını, eşiyle kurduğu hukuku saygıyla karşılıyor.
Seçkin haklı çünkü;
İki çocuklu bir anne olarak yıkılmış bir evliliği var. Bunun sorumlusu olarak da Kıvılcım’ı görüyor. Çocuklarına kol kanat geriyor, çocukları için eski eşiyle düzgün bir ilişki kurmaya devam ediyor. Bana kalırsa hâlâ eski kocasını seviyor. Terk edilmiş bir kadın olarak mağdur...
Benimki de Nasreddin Hoca’nın “Sen de haklısın” hikayesine benzedi değil mi?
Hayır, bu hikayede haksız olan biri var, o da erkek tarafı...
Sürekli kadınların tartışıldığı bu hikayede Kaan dengeleri doğru kurabilse belki de bunların hiçbiri yaşanmayacaktı.
Bu tür meselelerde hep kadınlar tartışılıyor ama erkekler hiç tartışılmıyor...

Kayseri’nin fotoromanı..

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Var mısınız sosyal medya temizliğine 02 Mayıs 2020 | 433 Okunma 1 Haziran’da açılacaksa, 3 Temmuz’da kapansın 01 Mayıs 2020 | 283 Okunma Virüsün iyi yanı 30 Nisan 2020 | 213 Okunma Müdavim hareketi 29 Nisan 2020 | 250 Okunma Marvel’in müzikleri 28 Nisan 2020 | 176 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar