Uçak düşerken biz kaç bin feet’te olduğumuzu tartışıyoruz

En sıcak, en çarpıcı örneklerden biri dünkü Güzin Abla’nın köşesindeydi.
15 yaşında bir kız Güzin Abla’ya yazmış.
“4 yıldır öz abimin tacizine uğruyorum” diyor. 11 yaşından beri taciz altında...
“Ben uyurken odama girip bacaklarımı okşuyor ve öpüyor. Hatta uykuda olmadığım zamanlarda bana dizine oturmamı söylüyor ve bu esnada beni öpüyor” diye anlatıyor yaşadıklarını.
“Annem bana inanmaz, babam da çok sinirli, abimi öldürür” diyerek ailesiyle durumu paylaşamadığını söylüyor.
15 yaşındaki bir kız çocuğunun çığlığı bu...
Bu tür aile içi tacizleri yaşayanların oranı şu kadar olmuş, bu kadar olmuş ne fark eder?
Tek bir tane olsa bile hepimizin ayağa kalkması gerekmez mi?
Güzin Abla’nın bu yazısı bakalım ihbar kabul edilecek mi...
Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, “Bu meselenin doğruluk derecesi nedir?” diye olaya el atacak mı?
En ufak ihbar bile ciddiye alınmaz, konunun üzerine ciddi şekilde gidilmez, yıllara yayılacak eğitim politikaları üretilmezse biz yüzde 40 mı yoksa daha az mı diye tartışıp dururuz...
Düşmekte olan uçağın kaç bin feet’te olduğunu tartışmamız gibi...

Yabancının taksici çilesi bitmiyor

Claudia Demasi Benbassat adlı bir okurum yazmış. Yıllardır Türkiye’de tur rehberliği yapıyormuş.
Bir tıp kongresine katılan konuğuna hızlı bir İstanbul turu yaptırmak için birlikte taksiye binmişler.
Harbiye’den yola çıkıp, Zorlu Center’a dışarıdan bakıp, Fatih’e Yavuz Sultan Selim Camii’ne yol almışlar.
Kabataş’ta taksicinin taksimetreyi açmadığını fark etmiş Claudia Hanım.
“Ben kaç kilometre olduğunu biliyorum” yanıtını vermiş adam.
Daha sonra taksimetreyi açmış, Yavuz Sultan Selim’e 17 lira yazmış.
Taksicinin istediği para ise 140 lira olmuş.
Yıllardır İstanbul’da yaşadığı için tecrübeli Claudia Hanım, 50 liradan fazla tutmayacağını söylemiş ve 50 lira uzatmış.
Taksici bağırıp çağırmış, 50 lirayı yere atmış.
Bunun üzerine tur rehberi kadın alıp 50 lirayı orada ihtiyaç sahibi birine vermek istemiş.
Taksici kolundan tutup tartaklamış, çantasını almaya kalkmış.
“25 yıldan beri sertifikalı bir tur rehberi olarak ilk kez böyle bir şey yaşadım” diyor Claudia Hanım.
iTaksi, Bitaksi falan hikaye...
Suçlular cezalandırılmadığı, kaba şoförler taksilerden uzaklaştırılmadığı sürece bunları yaşarız.
Bakın özellikle yabancıların taksici çilesi bitmiyor İstanbul’da...

Acun Ilıcalı’nın oğlu ortaya çıktı!

Günlerdir posta kutuma “Acun Ilıcalı’nın oğlu ortaya çıktı” diye bir mail geliyor, sonunda dayanamayıp açtım.
“Yanlış Anlama” adlı filmin tanıtımıymış.
Adından anlaşılacağı üzere yanlış anlaşılmalar üzerine bir komedi...
Erzurum-Ilıcalı olan Hünkar Dede, babasının adının Acun olduğunu söyleyince ortaya komik olaylar çıkıyormuş...
Tek ümidim, filmin ana temasının bu olmaması.
Yok ana teması bu değil de bunun üzerinden tanıtım yapıyorsanız koskoca filme yazık değil mi arkadaşlar?
Üstelik filmde Şevket Çoruh ve İlker Ayrık gibi önemli oyuncular rol almış...

Emniyet doğru adımı attı