Bediüzzaman’ı ve Risaleleri nazara verirdi
Merhum Demirel -10Demirel’in Bediüzzaman ve Risaleler hakkındaki tesbit ve takdirleri, hastalığının ilerlediği son zamanlarına kadar yaptığımız bütün görüşmelerde devam etti. 18 Ekim 2009’daki...
Merhum Demirel -10
Demirel’in Bediüzzaman ve Risaleler hakkındaki tesbit ve takdirleri, hastalığının ilerlediği son zamanlarına kadar yaptığımız bütün görüşmelerde devam etti.
18 Ekim 2009’daki ziyarette “hoş geldiniz” faslından sonra Kutlular Ağabeyin 1964’de Adalet Partisi Genel Başkanlığı seçiminde ilk tanışmaları, o günden bugüne şâhid oldukları demokrasi mücadelesine değinmesi üzerine, “Allah ve siz şâhidsiniz ki bir ömrü boşa geçirmedik. İnsanların iyiliği için harcadık, milletin huzuru, sükûnu, refahı, hakkı ve hukuku için uğraştık. Bu inşaallah İslâmköy’deki müzenin/külliyenin kapısında da yazılacaktır” diye konuşmuştu.
Ancak en kayda değeri, “Neme lâzım, bu bizi ilgilendirmez demedik. Haksızlık etmemeye çalıştık, buğz etmedik. Allah affetsin kusurumuz varsa. Ama Allah şâhittir ki ihlâs ile hareket ettik. Kötülüğü niyet etmedik, kötülük düşünmedik. Kamu hizmeti yapanların herkesi memnun etmesi gerekir, yanlış yapma hakkı yoktur” sözlerinden sonra sözü Bediüzzaman’a getirmesiydi.
Yasaklı dönemde yüzlerce Divan-ı Harbi Örfî kitabını dağıttığının, Nur eserlerini gelenlere okuduğunun ve özellikle “Padişah, Peygamberimizin (asm) emrine itaat etse ve yolundan gitse Halifedir. Biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa Peygambere tâbi olmayıp zulmedenler, padişah da olsalar haydutturlar” paragrafına dikkat çektiğinin hatırlatılmasına, “O gene benim cebimde, -masasındaki kitaba işâret ederek- devamlı masamda durur” diyordu…