“İki Avrupa” ve AB (2)
Bediüzzaman’ın “iki Avrupa” tasnifi ekseninde “birinci Avrupa” târifiyle ve müsbet medeniyet mânâsıyla tesbiti, AB’nin perspektifini ortaya koyar. Zira Bedüzzaman’a göre, çağımızda...
Bediüzzaman’ın “iki Avrupa” tasnifi ekseninde “birinci Avrupa” târifiyle ve müsbet medeniyet mânâsıyla tesbiti, AB’nin perspektifini ortaya koyar.
Zira Bedüzzaman’a göre, çağımızda “âlemde acip bir medenî ve dünyevî inkılâp”la bütün zihinleri zapt edip bütün akılları meşgul eden “medeniyet ve dünyevî kalkınma noktasıdır.” “Onlarla (gayr-ı müslimlerle/bu anlamdaki Avrupa’yla) dost olmamız, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile (takdirle) iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyevîyenin esası olan âsâyişi muhâfazadır. Ki bu dostluk, kat’iyyen nehy-i Kur’ânîde (Kur’ân’ın yasağına) dahil değildir.” (Münâzarât, 56-7)
Ne var ki, Bediüzzaman’ın Avrupa’yı tahlili, bilerek–bilmeyerek bazı toptancı mahfillerce çarpıtılır. Oysa daha bir asır önce, 26 Mart 1909 tarihli Dinî Ceride’deki “Hakikat” başlıklı makalede, dinî hükümlerde ve ahlâkta Avrupa’ya dilencilik etmenin İslâma büyük hıyanet ve milletin hayatına kastetmek olduğunu belirtir. Avrupa’nın kötü âdet ve çirkinliklerinin alınmasını şiddetle reddeder.
Çünkü, kötülükleri günâhları, iyiliklerine/hayırlarına galebe eden ve insanlığa zararlı “gaddar”, “mânen vahşi”, “menhus (uğursuz, meş’um) medeniyet-i habise”yi İslâm temelden tard eder...