Parlamenter sistemden cayış!

İktidar partisinin, 12 Eylül darbesi lideri Evren için hazırlanan 1982 anayasasının hükûmetin elini kolunu bağlayıp cumhurbaşkanını aşırı yetkilendirdiği şikâyeti hâfızalarda. Bunun...

İktidar partisinin, 12 Eylül darbesi lideri Evren için hazırlanan 1982 anayasasının hükûmetin elini kolunu bağlayıp cumhurbaşkanını aşırı yetkilendirdiği şikâyeti hâfızalarda.

Bunun için AKP’nin 2007’de “özgürlükçü, tüm toplumun ihtiyaçlarına cevap veren, demokratik hukuk devleti ilkesine ve demokratik ülkelerin standartlarına uygun, toplum ile devlet arasında yeni bir ‘toplum sözleşmesi” iddiasıyla hazırladığı “parlamenter sisteminin güçlendirilmesi ve cumhurbaşkanını yetkilerinin kısılması” “yeni anayasa taslağı” arşivlerde.

Ancak Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından “ileri demokrasi” söylemlerinden usul usul “parlamenter sistem”den çark edilip “başkanlık sistemi” telâffuz edilmeye başlandı.

Ne var ki, daha önce cumhurbaşkanına verilen aşırı yetkilerden yakınan Erdoğan, bununla da yetinmiyor; bu yetkileri de katlayan “başkanlık sistemi”ni savunuyor. “Başkanlık sistemi parlamenter sisteme göre daha ileri bir sistem. Şu anda da gelişmiş ülkelere baktığımızda, gelişmiş ülkelerin kahir ekseriyetinde başkanlık sisteminin olduğunu görüyoruz” diyor.

Oysa “başkanlık sisteminin bir tek ABD’de denge-kontrol politikasıyla başarılı demokratik uygulamasının dışındaki örneklerle ortada. En gelişmiş 20 ülkenin 17’sinin parlamenter sistemle, ancak ikisinin başkanlık ve yarı başkanlıkla (Amerika ve Fransa) yönetilmesine karşı, en geri kalmış 20 ülkenin 14’ünde başkanlık, 5’inde yarı başkanlık var.

Görünen o ki, Cumhurbaşkanı ve (eski) partisi, “darbe anayasası”nın, cumhurbaşkanına verdiği fevkalâde geniş yetkileri tâdil etmek, demokratik parlamenter sistemin noksanlıklarını gidermek yerine, “darbe anayasası”nın cumhurbaşkanına verdiği yetkilere “başkanlık” adı altında yeni yetkiler bahşediyor.

Peki, neden ve niçin?

En yüksek oy oranı DP ve AP’nin

Başbakan, bir televizyonda, partisinin 1 Kasım’da aldığı yüzde 49.5 oya atıfla, “Seçimlerde Cumhuriyet tarihinin en çok oy alan bir iktidarın başkanı olarak” diye söze başlamıştı.

Halbuki, vakıa hiç de öyle değil. Zira Demokrat Parti (DP), 14 Mayıs 1950 yılında yapılan seçimlerde yüzde 52.68 oy oranı ile 27 yıllık Tek Parti diktasını devirerek hür seçimle iktidar oldu. 1954 seçimlerinde yüzde 57.61 oy oranına ulaştı. 1957 seçimlerinde ise yüzde 48.88 oy oranı ile iktidar olup yine yüzde 57’leri aşabilecekken 27 Mayıs 1960 ihtilâliyle 1961 seçimlerine girmesine fırsat verilmeden önü kesildi ve 29 Eylül 1960’ta kapatıldı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Fikri hezeyanlaştıran” siyasî manipülasyonlar 06 Mayıs 2018 | 283 Okunma İktidarınki “hamle,” muhalefetinki “hülle ve hîle”! 29 Nisan 2018 | 198 Okunma “Suriye’nin politikası”nın garabetleri 22 Nisan 2018 | 188 Okunma Bu ne rest, bu ne Patriot müzâkeresi! 08 Nisan 2018 | 217 Okunma Soruşturmalar sulandırılıyor 25 Mart 2018 | 354 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar