Sormak lazım
Mâsumların eline bavulu kim verdi? Terör örgütünün Güneydoğu’daki il ve ilçelerde yaptığı zulme dikkat çeken Başbakan, “Mâsum insanların elinde bir bavulla evlerini, kentlerini terk...
Mâsumların eline bavulu kim verdi?
Terör örgütünün Güneydoğu’daki il ve ilçelerde yaptığı zulme dikkat çeken Başbakan, “Mâsum insanların elinde bir bavulla evlerini, kentlerini terk etmeye zorlandığı”ndan yakınmıştı.
Oysa ilçe dışından gelen Cizre’deki öğretmenler Millî Eğitim Bakanlığı’ndan cep telefonlarına gelen bir mesajla bavullarını alıp terminallere koşmuşlar, yollarla düşmüşlerdi.
Bu durum, peşinen geri kalan kamu görevlilerinde yeniden sokağa çıkma yasağıyla çatışmalar başlayacak, yine patlamalar olacak, sokaklar ateşe verilecek endişesini meydana getirdi. Nitekim çok geçmeden bu endişelerin haklı olduğu ortaya çıktı.
Sormak lâzım; mâsumların eline “bavul”u kim verdi? Ve ortalığın yakılıp yıkılmasıyla ne netice alındı?
GARABET
“Trajik oyun”da Türkiye’nin “rol”ü
BM’de kabul edilen “yeni Suriye plânı”nda Şam yönetiminin de “ortak geçiş hükûmeti”nde bir aktör olarak yer alacağının belirtilmesine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 400 bin mâsum insanın öldürüldüğünü belirtip, “DEAŞ bahanesiyle yürütülen güç mücadelesi, at izinin it izine karıştığı trajik bir oyuna, bir tiyatroya dönüştü. Herkes rol yapıyor. Herkes rol çalmanın peşinde koşuyor. Ama ölen bebekler, çocuklar, kadınlar, ak sakalı ihtiyarlar gerçek” diye yakınmış.
Dört senedir Suriye üzerinde oynanan “trajik oyun”da yüzbinlerce mâsumun katledildiği, ülkenin kargaşa ve kaosa sürüklenip alevlendirilen iç savaşın daha da azdığı doğru da, herkesin “rol çaldığı” bu “oyun”da Türkiye’ye biçilen “rol” nedir bilinmiyor. Asıl garabet bu.
Hani, Kasım 2012’de muhaliflerin saldırılarının başlamasının ardından dönemin “Suriye’nin yüzde 70’i muhaliflerin kontrolünde, Esad üç aya kadar gitti, gidecek”ti. Hani, dönemin Dışişleri Bakanı’nın “müjdesi”yle “Birkaç haftaya kadar Emeviye Camii’nde Cuma namazı kılınacak”tı…