Türkiye’nin, AB hedefi hebâ ediliyor
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) 2018’e kadar Türkiye’nin vaadlerini yerine getirmesi kararına Ankara’nın en üst düzeyden “tanımıyoruz” tepkisiyle “AB 3-5 sene daha bu işi sallarsa bize halka gitmek...
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) 2018’e kadar Türkiye’nin vaadlerini yerine getirmesi kararına Ankara’nın en üst düzeyden “tanımıyoruz” tepkisiyle “AB 3-5 sene daha bu işi sallarsa bize halka gitmek kalıyor” resti, AKP siyasî iktidarının AB hedefini ıskartaya çıkarma temâyülünün son tezâhürü oldu.
OHAL şartlarında referandum yapılmasının mahzurları bilinirken AKP siyasî iktidarının “12 Eylül darbe anayasası”nın bıraktığı boşluktan istifadeyle bile bile OHAL altında referandum yapması AB ile ilişkileri yine kopma noktasına getirdi.
Eşit ve âdil şartlarda yapılmayan referandum kampanyasının ardından oyların sayım ve dökümündeki haksızlıklar ve hukuksuzlar ve en son YSK’nın “mühürsüz pusulaları ve zarfları geçerli sayması” emr-i vakisiyle güvensizlik tavan yaptı.
Ve Adalet Bakanı’nın, önceki kararlarının zıddına sözkonusu “sahte oy iddiaları”yla ilgili daha itirazlar yapılmadan “Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Danıştay red kararı verir” demesi; ardından mahkemenin OHAL döneminde çıkarılan KHK’ları denetleme yetkisine sahip olmadığını söyleyen AYM Başkanı’nın peşinen “yetkisizlik” izharında bulunup, bu konuda da ihsâs-ı reyde bulunması; keza Danıştay’ın tıpkı YSK gibi gelen yoğun itirazları incelemeden apar topar “reddetmesi”, Türkiye’yi devlet kıskacında bağımsız yargının olmadığı bir ülke konumuna düşürdü.
SONUÇLAR ŞÂİBEDEN KURTARILABİLİRDİ
Oysa Ankara, referandum kampanyası ve sonuçlarına dair raporuna, AP uyarılarına ve AKPM Genel Kurulu’ndaki “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişi”ne dair çağrılara müsbet cevap verebilir; olumlu eleştiriler değerlendirilerek müzâkere sürecinde AB ile diyalog yeniden hayata geçirebilirdi. Müzâkere sürecine ivme kazandırılabilirdi.
“Mühürsüz oy kullandıran” sandık kurulu ve başkanlarına soruşturma açılması tâlimatını veren YSK, “o zarfların hepsi bize aitti” iddiasıyla kanunsuzluğun üstünü örtmek yerine, daha baştan sandıkların/paketlerin yeniden sayılmasıyla sonuçlar şâibe şüphesinden kurtarılabilirdi.
Anayasa değişikliklerinin çoğu 2019’da yürürlüğe gireceğine göre, en çok iki hafta alacak bir tahkikle referandumun üstüne düşen meşrûiyet gölgesi kaldırılabilirdi.