“Vatan ve millete büyük bir su-i kast olur”
Menhus kalkışmanın ardından bakanlıklarda, üniversitelerde ve kamu kurumlarında estirilen gözaltı ve ihraç kasırgası, daha baştan sırf “mensubiyet” ve “irtibat”la vatandaşların temel hak ve...
Menhus kalkışmanın ardından bakanlıklarda, üniversitelerde ve kamu kurumlarında estirilen gözaltı ve ihraç kasırgası, daha baştan sırf “mensubiyet” ve “irtibat”la vatandaşların temel hak ve hukukların “toptan imha”yla haksızlıklara ve hukuksuzluklara açık kırılgan ortamı oluşturuyor.
İçişleri Bakanı’nın son açıklamasıyla “Kamuda görevden uzaklaştırılan personel sayısı 76 bin 100 civarında. Gözaltı işlemleri devam eden 5 bin 171, tutuklu sayısı ise 16 bin 899.” (AA, 10.8.16)
Öncelikle tepeden yüksünmeden “FETÖ mensuplarının başını tıpkı DAEŞ (IŞİD), PKK mensupları gibi hukuktan tâviz vermeden ezmekte kararlıyız” çıkışıyla “câmiaya mensup dostları ve arkadaşlarını savcılıklara, emniyete ihbar etmeleri” talebi, jurnalciliği ve ihbarı yaygınlaştırma tehdidine dair anaforun ipuçlarını veriyor. Bu kapsamda, “10 bin, 20 bin, 50 bin, 60 bin, 100 bin, 200 bin nereye varırsa varsın bütün kamu kurumlarında sürdürülen gözaltı, tutuklama ve işten uzaklaştırmalar” dehşetin boyutlarını açığa çıkarıyor.
AKL-I SELİMLE, HAK VE ADÂLETLE
Çarpıcı ve çelişkili vaziyet, topyekûn bir “câmia”nın sırf “mensubiyet”le, İslâm dünyasında ve son dönemde ülkede yüzlerce kiloluk patlayıcı yüklü araç ve canlı bombaların patlatılmasıyla terör eylemleriyle yüzlerce insanı katleden; ve otuz yıldır kırk bin vatandaşın hunharca öldürülmesinden sorumlu terör örgütleriyle aynı kategoriye konulması daha baştan haksızlıklara teşne sinyaller veriyor.