Yeni “çözüm plânı”
Defalarca rafa kaldırılan ve en son Cumhurbaşkanı’nın “yanlış” diye reddettiği ve hükûmet adına müzâkereleri yürüten Başbakan Yardımcısı’nın “Ortada böyle bir...
Defalarca rafa kaldırılan ve en son Cumhurbaşkanı’nın “yanlış” diye reddettiği ve hükûmet adına müzâkereleri yürüten Başbakan Yardımcısı’nın “Ortada böyle bir mutâbakat olmadı” dediği “Dolmabahçe mutâbakatı”nın “yok” sayılmasıyla “buzdolabına kaldırılan” “çözüm süreci”nin bir defa daha buzdolabından çıkarılması hazırlıkları yapılıyor.
İktidar partisinin “Terörle Mücadele ve İç Güvenlik Raporu”yla sadece operasyonun yapıldığı ilçelerde 220 bin sivilin etkilendiği, nüfusun dörtte birini bulan 93 bin vatandaşın ellerinde beyaz bayraklarla kurşunların-mermilerin altında terörden kaçarak evlerini terk ettiği, 10 bin 300 esnaf kepenk kapattığı ve hâlâ her gün şehid cenâzelerinin geldiği bölge için yeni formüllerle umutlar pompalanıyor.
İki hafta önce “hafta sonu bitecek” dediği operasyonlar için “bahar aylarına kadar devam edeceği” ifâdesiyle yeniden muğlaklığa boğan Başbakan’ın Cuma günü Mardin’de açıklayacağı “Terörle Mücadelede Eylem Plânı”nın ayrıntıları tartışılırken, bu konudaki yeni demeçler, hükûmetin hâlâ “güvenlikçi politikalar” peşinde olduğu sinyallerini çakılıyor. Aslında her fırsatta “terörün beli kırıldı, terör bitti-bitiyor” denilmesine karşı, aylardır süren onca ağır ve kapsamlı operasyonlara rağmen birçok semt ve sokağın hâlâ terör örgütünün denetiminde olması, İçişleri Bakanı’nın ikrarıyla hâlâ Cizre’de kazılan hendeklerin kapatılmaması, kurulan barikatların kaldırılmaması, vahameti ortaya koyuyor…
“KRİZ VE KAOS ÜLKESİ”
Kısacası, bizzat Başbakan’ın da en son ifâdesiyle “çözüm süreci” adına terör örgütünün kırsaldan kente inip sözkonusu şehirlerde tonlarca patlayıcı, silâh ve mühimmat yığınağı yapmasına göz yumulmasıyla bölge tam bir cephâneliğe dönüşmüş.
Sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini Çankaya Köşkü’nde kabul eden Başbakan, “özyönetim talepleri”nin kabul edilemez olduğunu belirtiyor.
Ancak Türkiye’nin sınırları içinde bazı alanları terör örgütünce âdeta “kurtarılmış bölge” haline getirilmiş. Mahallelere, sokaklara haftalarca güvenlik güçleri giremiyor; Başbakan’ın ifâdesiyle “ambulanslar yaralıları alamıyor!” Öcalan’ın “İmralı tutanakları”yla tehdit olarak savurduğu “orta ölçekli kalkışma ve iç savaş” provaları yapılıyor. ülkenin bir bölgesi âdeta işgal altında.
Özetle, Türkiye hızla “Suriyeleşiyor”, “kriz ve kaos ülkesi” haline geliyor. Bölgedeki bazı kentler, mahalleler aylardır “Suriye’deki şehirlerin görüntülerine mahkûm olmuş” durumda. Bu açıdan, savaşla, silâhla seçimlere yön veren anlayışın Türkiye’yi felâkete sürüklediğine dikkat çeken HDP Eş Başkanı’nın “ülkenin hızla sürüklendiği kamplaşma ve kutuplaşmada bir kıvılcım, hiç kimsenin durduramayacağı bir iç savaş başlatır Allah korusun!” sözü dehşet verici...