Alın size ‘güvenli bölge’
Kıvır kıvır, nereye kadar… Irak ve Suriye topraklarının kadim medeniyetlerinin mirasçılarını katleden, yerinden yurdundan sürenler için “öfkeli çocuklar” dediler. 49 vatandaşımızın...
Kıvır kıvır, nereye kadar… Irak ve Suriye topraklarının kadim medeniyetlerinin mirasçılarını katleden, yerinden yurdundan sürenler için “öfkeli çocuklar” dediler. 49 vatandaşımızın aylarca rehin tutulmasını memlekete “misafir ediliyorlar” diye pazarladılar. Yetmedi, “Herkesin saygı duyduğu, IŞİD’in de üzmek istemediği bir kesim var” diye buyurdular.
İş gelip, Suriye’nin kanlı iç savaşında Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin çetelere karşı savunma birlikleri ve özyönetimlerini oluşturdukları Rojava’ya dayandığında, rahatsız oluverdiler. Ektikleri cihatçı Selefilik tohumu IŞİD saldırısı olup Kobani kantonunu vurduğunda, kadın, çoluk çocuk can havliyle kendini savunmaya çalışırken, “Kobani düştü düşecek..” dediler. Bir sevinç nidaları atmadıkları kaldı. Sonunda “değerli yalnızlıklarında” elleri mahkûm olanı yaptılar, “açmam” dedikleri koridoru açıverdiler.
Şimdi “Tel Abyad’da Araplar ve Türkmenleri uçaklarla vuran Batı, onların yerine terör örgütü PYD ve PKK’yi yerleştiriyor. Buna biz nasıl olumlu bakabiliriz?. Hayra alamet değil” diyorlar… İyi de “Siz kime olumlu bakıyorsunuz?”, “Hayra alamet olan” nedir? Sanki memleketin güney sınırını “melekler” tutuyordu, diyeceğiz ama demiyoruz. Nihayet sadede geliyoruz…