Demagojinin suyu mu çıktı?
Batılıların dünyayı hegemonyaları altında tutma ‘sanatına’ hayran olmamak doğrusu elde değil. Salt bilim ve teknolojileriyle değil hayatımızı şekillendiren kavramları üretmekteki...
Batılıların dünyayı hegemonyaları altında tutma ‘sanatına’ hayran olmamak doğrusu elde değil. Salt bilim ve teknolojileriyle değil hayatımızı şekillendiren kavramları üretmekteki ustalıklarına şaşırmamak imkânsız. Şimdi de ‘nurtopu’gibi trendy bir kavramımız olmuş: Post-truth! (Hakikat sonrası)
Sevgili arkadaşımız Özgür Mumcu 19 Kasım’da yazdı. Önce ‘tövbe tövbe’dedim fakat kayıtsız kalamadım. Özgür gayet güzel özetlemiş. Oxford Sözlüğü, Anglo-Sakson kültürünün zamanın ruhunu kavramlaştırma geleneğinin uzantısı olarak ‘post-truth’u ‘yılın kelimesi’ seçmiş. Bu uyduruk mefhumu “objektif hakikatlerin kamuoyunu şekillendirmede duygular ve kişisel inançlara göre daha az etkili olduğu koşullar” diye tanımlamışlar. Yani bilgi ve olguları çöpe atıyorsunuz, artık neye inanıyorsanız ‘hakikat’ o oluveriyor! Kavramı türetenlerin “siyasette, ekonomide ve dış politikada halimizi başkatürlü özetlemenin mümkün olmadığı” iddiasından hareketle Özgür de Trumpve Brexit dahil pek çok örnek vermiş.
Geçen gün bir dostuma, “Yani yeni yaşam mottomuz yalandan kim ölmüşmüş”diyerek ‘post-truth’ ile dalga geçerken şık bir tepki aldım: “Niye, demagoji ve manipülasyon kavramlarının suyu mu çıkmış?..”
Malum, demagoji; en kaba haliyle “ahalinin isteklerine, önyargılarına ve korkularına dayalı siyaset ve destek arayışı’” diye tanımlanabilir. Manipülasyon da “insanları kendi bilgileri dışında etkilemek için seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla hakikatleri eğip bükmektir.”