Irak’ın seçimi

Iraklı yaşlı teyze 12 Mayıs’taki seçimler için sandığa giderken yanına yaklaşanlara ‘oyunu komünistlere vereceğini’ söyleyip nedenini şöyle izah etmiş: “Çünkü onlar yalan...

Iraklı yaşlı teyze 12 Mayıs’taki seçimler için sandığa giderken yanına yaklaşanlara ‘oyunu komünistlere vereceğini’ söyleyip nedenini şöyle izah etmiş: “Çünkü onlar yalan söylemiyorlar ve çalmıyorlar.
Irak’tan sosyal medyadaki videosuyla yansıyan bu bakış, en az seçimin sonuçları kadar şaşırtıcı. ABD’nin 2003’te ülkeyi işgal edip yıkmasından bu yana dördüncü, IŞİD barbarlarının istilasının mağlup edilmesinden sonraki ilk seçimlerin nihai sonuçları geçen cumartesi açıklandı. Resmin netleşmesiyle herkes Ortadoğu’nun işgalle dağıtılmış ülkesinin hangi yönde gideceğini anlamaya çalışıyor.
 
Geleneksel ittifaklarda kırılma
 
329 sandalyeli Irak parlamentosunda, ABD’nin eski kanlısı Şii ulemaMukteda el Sadr’ın Irak Komünist Partisi dahil altı küçük partiden oluşan Sairun ittifakı 54 sandalye ile birinci çıktı. İkinci sırayı IŞİD’lesavaşta nam salmış Hadi el Amiri liderliğindeki milis gücü Haşdi’nin siyasi temsilcilerinden oluşan Fetih ittifakı 47 sandalyeyle aldı. ABD ve Körfez’deki monarşilerin umudu Başbakan Haydar el İbadi IŞİD’i yenmekten, Sünni çoğunluklu Ninova’daki kazanımların dışında pek fayda sağlayamadı; Nasır (Zafer) ittifakıyla 42 sandalye ile üçüncü sırada kaldı. Başkent Bağdat’da da Sadr ittifakına karşı ağır yenildi. ABD’nin ‘İrancı’ bulup 2014’teki IŞİD istilasıyla ‘devrilmesini sağladığı’ eski Başbakan Nuri el Maliki’nin Kanun Devleti 26, KDP 25, İyad Allavi’nin Vataniye’si 21, El Hekim’in Hikmet ittifakı 19, KYB 18, Türkiye’nin epey yatırım yaptığı Usame Nuceyfi’nin Irak’ın Kararı 14. Ve küçük partilere giden sandalyeler var.
Katılım yüzde 44.5’te kaldı ki son iki seçimde 62’deydi. Sebebi yolsuz siyasi elitlere güvensizlik, feci kamu hizmetleri ile ilk kez kullanılan elektronik oy sistemiyle izah ediliyor.
Irak’ta kitle imha silahlar yalanıyla başlatılıp ‘demokrasi inşasına’ çevirdiği işgal sürecinde ABD’nin anayasasını da yazarak çerçevesini belirlediği siyasi sistem, sandıkta ancak ittifaklar koalisyonu üretebiliyor. Bu da nüfusun yüzde 60-65’ini oluşturan Şiiler ile Sünni ve Kürt toplumunun farklı partilerinin içini doldurduğu parçalı bir yapı çıkarıyor. Üstelik bu kez işler daha karışık. Zira geleneksel partilerin zayıflamakta olduğu bir resim var.
 
ABD’nin kanlısı, İran’ın hazzetmediği Sadr
 
Bu sonuçlarla birlikte dikkatler Türkçeye ‘İstikamet Reform için Yürüyüş’ diye tercüme edeceğimiz Sadr’ın Sairun ittifakına çevrildi. Kurduğu İstikamet Vatani partisi öncülüğünde yolsuzluk karşıtı ve mezhepler üstü pozisyonla seküler partileri birleştiren henüz 45 yaşındaki Sadr, ünlü bir ulema ailesinden. Babası Muhammed Sadık el Sadr, Saddam’ın idam ettirdiği bir isim. Dini rolünü babasından miras alsa da yetkinliği tartışmalı.
Sadr, Sairun ittifakının lideri olsa bile Şii gelenekleri uyarınca arka planda. Başbakan olmayacak ama pazarlıklarda belirleyici olabilir.
2000’lerde kurduğu Mehdi Ordusu ile ABD işgaline direnirken Sünnilerle kanlı mezhep savaşına tutuşmuş Sadr’ı vaktiyle Newsweek ‘tabutundan çıkan Dracula’ gibi resmediyordu. Tabii ABD Sadr’ı avlama planlarını çoktan rafa kaldırdı, hatta genç lider şimdi ‘gözde olma yolunda’. Bunda Sadr’ın geçen yaz Suudi ve BAE’nin davetlerini kabul edip prensleriyle buluşmuş olmasının payı büyük. Sadr aynı şekilde Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın istifa etmesi gerektiği çıkışlarıyla da direniş cephesini kızdırmıştı.
İran açısından bakıldığında 2007’te Amerikalılardan kaçıp kendilerine sığınmış olan Sadr, özellikle de son yıllarda memnuniyetsizlik kaynağı. Son seçimdeki zafer kutlamaları sırasında Bağdat’ın kazananı olan Sadrcıların ‘Bağdat özgür, İran defol’ sloganlarından rahatsızlık duymaları değil sadece. Tahran, tutumunu geçen şubatta Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin “Liberaller ve komünistlerin Irak’ı yönetmelerine izin vermeyeceğiz” sözleriyle açık etmişti. Hatta İran’ın Bağdat’taki ittifaklarla dengelediği ilişkiler düşünülürse, biraz fazla açık ettiği bile söylenebilir.
 
İran ve Irak Şiiliğinin rekabetinin sembolü
 
Sadr, IŞİD’le savaşta kurduğu Saraya el Selam Tugayı (Barış Tugayı) ile Haşdi’de yer alsa da eğreti durmuştu. Hatta tıpkı Amerikalılar gibi Haşdi birliklerinin silahsızlanması çağrısı da yaptı. Aslında Sadr için,İran’ın Irak’ın Şii çoğunluğu adına konuşmasından hazzetmeyen bir figür olarak iki ülke Şiiliği arasındaki tarihi rekabetin sembolü desek yeridir.
Fakat Sadr, ne ABD’ci ne İrancı. Kimilerinin isminden hareketle ‘Mookie’ lakabıyla andığı genç Sadr için belki de ‘ne idüğü belirsiz’ belki daha uygun düşer. ABD için de Bağdat’ta birinci tercih olamayacak denli ‘kanlı bir sayfası’ var zira.
 
Sairun’un komünistleri
 
Ve Sairun’un komünistleri... Öncelikle aslında Sairun 2015’ten bu yana sokakta şekillendi desek yeridir. Sadr grubunun ‘yolsuzluk karşıtı teknokrat hükümet’ talebiyle Bağdat’ın Tahrir Meydanı’nda eylemler, ABD hegemonyasındaki Yeşil Bölge’de meclis baskını yaptığı dönemlerde yanlarında Irak Komünist Partisi de (IKP) vardı. Sairun’da salt IKP değil, Irak Cumhuriyetçileri Partisi ve irili ufaklı gruplar da var. Kendilerini ‘Reform için Devrimciler İttifakı’ diye anan bu ittifakın içindeki IKP’nin 1958’de Abdül Kasım ile monarşiyi devirmiş sonra CIA destekli Saddam’ın Baas’ının hedefi olmuş partiyle ise pek fazla alakası yok. Ortadoğu uzmanı Elijah Magnier’in Bağdat’ta lideriyle söyleşi için kapısına gittiğinde ‘Mekke’ye hacca gideceği için bir aylığına ofiste olmayacağı’ yazısıyla karşılaştığı IKP bu. Yine sosyal medyaya üzerinde kocaman sarı orak-çekiç baskısı ile kırmızı çarşaflı taraftarlarının fotoğraflarının yansıdığı bir IKP.
 
Irak solu kazandı demek yanlış olur
 
IKP, Şii kutsal kenti Necef’te Suhad el Khatib isimli bir kadın vekil çıkardı. Kendisi ulema ailesinden bir öğretmen ve kadın hakları aktivisti. Necef deyip geçmemeli, zira burası henüz mayıs başında Uluslararası Stadyum açılışında kalabalıkların başbakanlık sözcüsüne “Hepiniz hırsızsınız” diye bağırdığı bir şehir. Dolayısıyla Sairun’da sosyal adalet, mezhepler üstülük ve yolsuzluk dertleri sosyo-ekonomik taban üzerinde yükseliyor.
2014’te IŞİD barbarlığına karşı Kızıl Ordu ismiyle milis gücü çıkaran IKP, Sünnilerle barış içinde var olmayı destekleyen, ulusal hedefler gözeten, sendikal mücadeleye önem veren antiemperyalist karakterini koruyup ülke ekonomisinin yağmalanmasına itiraz eden bir parti elbette. Ve Irak’ta bugünkü demografinin tezahürü. Ama bu seçimden ve Sairun’ın kazanımları üzerinden ‘Irak solu kazandı’ demek yanlış olur. Sairun ittifakının 54 sandalyesinden 51’i Sadr’ın İstikamet Vatani’sine ait olacak. IKP’ye çalışma yahut kültür bakanlığı sunulabilir, o kadar.
 
Haşdiler
 
Bunun ötesinde Haşdilerin Fetih’inin ikinci çıkması önemli. Irak güvenlik güçlerinin resmi parçası olan Haşdiler için hem önemli bir zafer hem de İran’ın nüfuzunun göstergesi. Haşdiler, IŞİD’le savaşta büyük prim topladılar. Ancak 100 bin kişilik milis gücünün Irak siyasetine ‘Hizbullahvari’ bir renk kattığı aşikâr. Koalisyon pazarlıklarında İran’ın ünlü Devrim Muhafızları komutanı Kasım Süleymani’nin eşliğinde dengeleri nasıl etkileyeceklerini ise göreceğiz.
 
Sünniler ve Kürtler
 
Irak’ın Sünnileri ve Kürtleri ise her zamankinden daha fazla parçalanmış gibi görünüyorlar. İbadi’nin Ninova ve Anbar’daki kazanımları merkezi hükümete mezhepçilik ötesi bir bakışın tezahürü sayılabilir. Kürt partileri içinse bu seçimler sonbahardaki bağımsızlık referandumunun başarısızlığı ve petrol zengini tartışmalı bölgeleri yitirmenin hüsranını üzerlerinden atamadıklarının göstergesi.
 
Irak ulusalcılığı
 
Resim yeni cumhurbaşkanının bir ay içinde seçilip hükümet müzakerelerinin başlamasıyla ittifakların durumları ve dengeler de ortaya çıkacak. 329’da 165’lik vekil desteğini kim nasıl yakalayacak, süreç uzayacak mı, göreceğiz.
İşgalle çökertilmiş devletin yeni sahiplerinin yolsuzlukları, hizmet yoksunluğu, özelleştirmelerle yağmalanan ekonomi, dış güçlerin mütemadiyen müdahalelerinden yılmışlık eşliğinde Irak sandığından ne ABD ne İran, aslında ‘Irak ulusalcılığı’ çıkmış görünüyor. Geçmişte sandık ve koalisyon hükümetleri ABD ile İran’ın dengeleri kurduğu sonuçlar üretmişti. Bu kez Trump yönetiminin nükleer anlaşmayı çöpe atıp Tahran’da rejim değişikliğini açıkça ilan ettiği bir ortamda, Iraklılar için sonuçları daha mühim olacak.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
ABD’de darbe tehdidi 07 Eylül 2018 | 4.990 Okunma Zaharçenko darbesi 05 Eylül 2018 | 4.528 Okunma İdlib’den esen fırtına bulutları 31 Ağustos 2018 | 403 Okunma Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu 29 Ağustos 2018 | 4.846 Okunma Trump’ın medya savaşı 17 Ağustos 2018 | 182 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar