İtalyan seçimleri: ‘Çıfıt çarşısı’
Avrupa’da neoliberal politikalara eklemlenen merkez solun yıkıldığı son memleket İtalya oldu. Pazar günü Temsilciler Meclisi ile Cumhuriyet Senatosu seçimleri, ideolojilere prim vermez görünen ‘çıfıt...
Avrupa’da neoliberal politikalara eklemlenen merkez solun yıkıldığı son memleket İtalya oldu. Pazar günü Temsilciler Meclisi ile Cumhuriyet Senatosu seçimleri, ideolojilere prim vermez görünen ‘çıfıt çarşısı’ popülist ve radikal sağcıların zaferiyle sonuçlandı.
2013’ten bu yana ülkeyi yöneten merkez solcu Demokratik Parti çöktü. İtalya’nın ‘en genç başbakanı’ diye pohpohlanmış lideri Matteo Renzi eşliğinde... Fransa’nın Emmanuel Macron’unun öncülü Renzi, şahsi meselesi haline getirdiği 2016 sonundaki anayasa referandumu sonrası başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu seçimde partisini de sandığa gömüp liderlikten istifa etti.
Pek hazin fakat hiç şaşırtıcı değil.
***
Sandıktan şöyle bir tablo çıktı:
Seçime ittifaklara dahil olmadan tek başına giren Beş Yıldız Hareketi (M5S) oylarını yüzde 25’ten yüzde 32.6’ya yükseltip birinci oldu.
Üç partili sağ ittifak yüzde 37 ile ikinci oldu. İttifak içinde İtalyan siyasetinin ‘dinozoru’ ve yolsuzluk zanlısı Silvio Berlusconi’nin Forza İtalyası yüzde 14.0’e talim ederken, ayrılıkçı sağın pragmatik yeni yüzü genç Matteo Salvini önderliğindeki eski Kuzey Birliği, yeni ismiyle parti Lega (Lig) yüzde 17.4 ile en yüksek oyu yakaladı. Sağ ittifakın üçüncü partisi post-faşist İtalya’nın Kardeşleri yüzde 4.35’i buldu.
Düzen solunun temsilcisi Demokratik Parti yüzde 30’lardan (AP seçimlerinde yüzde 40’ı aşmıştı) yüzde 18.7’ye indi. İrili ufaklı sol ve liberal gruplara öncülük ettiği Sol İttifak’ın oranı sadece yüzde 22.8. DP’den kopan daha solcu kanatın Eşit ve Özgür koalisyonu yüzde 3.4’te kaldı.
***
Muzaffer 5MS, 2008 mali krizinin kurumsal partilere isyanının tezahürü. Eski komedyen Beppe Grillo’nun kurduğu M5S, başbakan adayı Luigi Di Maio ile Avro’dan hatta AB’den çıkmaktan, göçmenleri sınır dışı etmeye uzanan bir çizgiye sahip.
27 sene önce kurulup Kuzey İtalya’yı ‘Hırsız Roma’dan geri almak arzuları etrafında şekillenmiş Lig, yakın zamana dek ‘Önce Kuzeyliler’ deyip güneyi bile dışlarken 30’larındaki lideri Matteo Salvini ile yüz değiştirip ‘Önce İtalya’ demeye başladı. Seçimlerde güneyde ikinci sırada çıkıp ‘ulusalcılığa’ evrildi.
İki hareket de Mussolini döneminin açık faşist sembollerini sahiplenen CasaPound ve Forza Nuova gibi gruplara sempatiyle yaklaşabiliyor. Giderek yükselen nefret ve yabancı düşmanlığıyla flört ediyor. Unutmamalı ki ılımlı sağ görülen Berlusconi bile başbakanken “Mussolini kimseyi öldürmedi” diyebilmişti.
Koalisyon kurabilecekleri söylenen iki yapının da halka önerileri küçük ve orta işletmeler hayrına düzenlemeler, vergileri azaltmak, emeklilik yaşını düşürmek, devletin çocuk bakımının bedellerini üstlenmesi. Ötesinde bir ufukları yok. AB’den çıkacakları da öyle. Nitekim zafeleri sonası Di Maio Avro referandumunu dışladı; Salvini, yatırımcılara korkmamaları gerektiğini telkin etti.
***