‘Küçük Amerika’
Geçen yazıda kaldığımız yerden devam... Türkiye hakikaten dünya çapında ‘otoriterleşme’, ‘diktatörlük’, ‘İslamofaşizm’ gibi kavramlar eşliğinde trendleri...
Geçen yazıda kaldığımız yerden devam... Türkiye hakikaten dünya çapında ‘otoriterleşme’, ‘diktatörlük’, ‘İslamofaşizm’ gibi kavramlar eşliğinde trendleri belirlemekle kalmıyor; Almanya’daki seçimleri derinden etkilerken, bölgesindeki gelişmelere damgasını vuruyor. Ankara, bölgesindeki yeni ulus devlet inşası sürecinin de başrol oyuncusu. Özal’dan kalma tabirle adeta ‘küçük Amerika’. Irak’taki özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bağımsızlık referandumu bunun apaçık göstergesi.
Bağımsızlığın yolunu küresel emperyalist ABD açmış olsa bile ‘tesisatçısıAKP’. Yani bir ‘yanılmışlık’ yok. Mesud Barzani’nin IŞİD’in buldozer gibi geçtiği yerleri de ele geçirip tartışmalı bölgelerle birlikte IKBY topraklarını yüzde 40 oranında artırarak bu referandumu düzenlemesi, Türkiye’nin onayı olmadan mümkün olamazdı.
***
Referandum öncesi ve sonrasında Ankara’dan atılan adımlar ortada. Son ana bırakılan MGK’den çıkan ‘gayri meşru’ çıkışı, Irak ve Suriye’ye yönelik ‘ulusal güvenlik’ temalı tezkerenin sahada ABD ve Rusya varken, pratikteki karşılığı tartışmalı. Ankara’nın güvenlik sebebiyle seyahat uyarısı dışında Bağdat hava sahasını kapattığı için uçuşları gerçekleştirememenin ötesinde hiçbir adımı yok. Hepsi retorik.
IKBY Başbakanı Nuşirvan Barzani’nin ifadesiyle Türkiye ile 50 senelik stratejik petrol anlaşması var, Irak’ın davalık olmuş ‘kaçak’ diye nitelediği petrolün dünyaya pazarlandığı ülke. Irak’ta Suriye’de olduğundan daha fazla askeri varlık var. Peşmergeyi eğiten yine TSK.
Türkiye geçen sene Musul operasyonuna ağırlığını koymak istediğinde ‘Şiiliği’vurgulanan Bağdat’la ilişkiler kopma noktasına gelmişti. Irak Başbakanı İbadi’ye “Sen bizim kıratımızda değilsin, kalitemizde değisin. Haddini bil” denilmişti. Başbakan Yıldırım açıkça ilişkilerin Bağdat yerine Erbil’le olacağını söylerken, malumu ilan ediyordu.