Küresel madalyonun iki yüzü
Rusya Federasyonu’nun (RF) küresel siyasetteki duruşu ile son yıllarda genel olarak Ortadoğu’da, özel olarak Suriye’deki diplomatik/askeri hamlelerini izleyen adil gözlemcilerin teslim etmesi gereken şey net: “İki dünya...
Rusya Federasyonu’nun (RF) küresel siyasetteki duruşu ile son yıllarda genel olarak Ortadoğu’da, özel olarak Suriye’deki diplomatik/askeri hamlelerini izleyen adil gözlemcilerin teslim etmesi gereken şey net: “İki dünya savaşının dersleri üzerinden tesis edilmiş barış ve istikrar zeminini korumak.” Suriye, Rusların bunu yaparken ‘devlet sistemlerini zorlayan’ hasımlarını ‘suya götürüp susuz getirdikleri’ bir saha oldu. Üstelik ‘hinlik cinlik’ yapılmadan…
Emperyalist dizaynın bölgedeki açık paylaşım savaşında, 2015 sonlarında alenen devreye girdiğinden bu yana RF’nin takındığı tutuma bakmak kâfi:
• Devletlerin egemenlikleri ve toprak bütünlüklerine dayanan uluslararası yasal çerçeve baz alınarak hareket edildi (açık BM kararları);
• Strateji somut olarak ortaya konuldu (Irak ve Suriye coğrafyasının ahalilerine açık savaş açmış IŞİD ve her türlü radikal cihatçı ideolojiyle mücadele);
• Askeri açıdan sorumlu tutum takınıldı (sahada meşru hedefler vurulurken sürekli ateşkesleri zorlama ve askeri gücü diplomasi masasına yönelik kullanmak);
• Tamamlayıcı olarak küresel güç ABD ile işbirliği arayışlarını açık tutup/zorlarken bölgesel aktörleri ihmal etmeyecek şekilde esnek bir diplomatik zeminde hareket edildi. (Rusya’nın Suriye sahasında Hizbullah ile ortak çalışırken İsrail ile de, kendi uçağını düşüren Türkiye ile de, İran ile iştigal etmek).
***
Bir de madalyonun öteki yüzü var. Uluslararası arenayı dizayn etme kapasitesi aşikârken, kendi içindeki ‘demokratik doğasını’ katiyetle dış politikasına yansıtmayan, bu yolda hiçbir ‘kısıtı’ bulunmadığını dünyaya defalarca ıspatlamış olan ABD yönetimleri...
Irak savaşıyla ortalık darmaduman edildikten sonra ‘nedamet getiren’ Obama yönetiminin icraatları ortada. Bush’un açık işgal politikaları bölgesel heveslere sahip müttefikler üzerinden ‘rejim değişikliği’ ajandasına dönüştürüldü. Bu ajanda tutarsız argümanlar, uluslararası sistemi zorlayan ve sonuç da getirmeyen bir hale dönüştü.