Mısır ve topyekûn kendini inkâr
Siyasal İslamcı veçheden ideolojik pürüzleri ve hasar potansiyeli baki kalmakla birlikte, İsrail ile de, Rusya ile de ‘normalleşme’ ekonomik ve enerji çıkarları üzerinden ‘pazarlanabilir’. Zorlarsak...
Siyasal İslamcı veçheden ideolojik pürüzleri ve hasar potansiyeli baki kalmakla birlikte, İsrail ile de, Rusya ile de ‘normalleşme’ ekonomik ve enerji çıkarları üzerinden ‘pazarlanabilir’. Zorlarsak, ‘biatkar’ kitlenin ‘ayaklarının yere basmasını’ hayra bile yorarız. Lakin iş ‘Rabia’yı gömmeye geldiğinde, hem daha ‘varoluşsal’ hem de ‘kandırmacanın’ daha kanırtıcı olacağı bir vakamız var.
***
Başbakan Binali Yıldırım, ‘normalleşme’ hamlelerinde sıranın Mısır’a geldiğini söyledi, “muhatabıyla yüzyüze görüşmeye hazır olduğunu” duyurdu. Kahire’nin ticarette ‘yanlış adımlar attığını’, zararın Mısır halkına yazdığını savundu. Türkiye’nin ‘İhvancı’ hayallerle güney hattında yitirdiği ekonomik çıkarları yok zaten.
Mevzu elbette yeni değil. Erdoğan şubatta bakanlar düzeyinde ilişki kurulmasını dışlamadığını söylemişti. Lakin, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri nisanda İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesine soğuk tavırlarla geldi, dönem başkanlığını devredip birkaç saat içinde çekip gitti. Türkiye en az bir yıldır Mısır ile arasını düzeltmeye çabalamakta. Ve ‘yüz vermeyen’ taraf Kahire. Türkiye’nin kullanabilecek kozu yokken, Mısır’ın ideolojik damara ‘damardan dokunan’ can yakıcı bir şartı var.
Mısır, Türkiye’nin İhvan kuşağı hayallerini batıran, ‘dine dayalı, sandıkçı ve otoriter zihniyeti’ göze sokan ülke. Davutoğlucu, SETA’cı aklın şaşı merceğinden iç politikaya pazarlanmış serüven ibretlik.
***
Mısır’da 2011 Ocak’ında sol/seküler/liberal kesimin öncülüğünde geniş halk kitlelerinin isyanına sonradan katılıp ‘üzerine çöken’ İhvan’ın hükmü salt bir sene sürmüştü. Ordu ile zımni uzlaşma ile Hüsnü Mübarek ‘kızağa çekilmiş, İhvan, ‘ordu-millet elele’ sloganıyla kendi sistemini tesise soyunmuştu. Sol/seküler/liberal kesimin bir demorasi umuduyla destek vermesiyle seçilen Muhammed Mursi, Mübarek’in generallerini madalyalarla emekliye sevk ederken sonunu hazırlayacak Abdülfettah El Sisi’yi genelkurmayın başına atamıştı.
Sonrası malumumuz.. Mursi’nin Kasım-aralık 2012’de tüm toplum kesimlerini dışlayarak zaten var olan şeriat atfını keskinleştiren, radikal dinci anayasayı yetkileri gast ederek onaylatması, ‘Firavun’ lakabını alması.. Altı aylık grevli sancılı sürecin ardından Haziran 2013’te kitlelerin Mursi’nin istifası talebiyle Tahrir’e yeniden inmesi. El Sisi’nin Mursi’yi güven yitirdiğini belirterek referandum için ikna çabasının başarısız olması. Ve ordunun yönetime el koyup sivilleri de içeren hükümet kurması. İhvan’ın ‘terör örgütü’ ilan edilmesi, Mursi ve İhvan liderliğinin vatana ihanet dahil ciddi ithamlarla idam dahil ağır cezalara çarptırılması...